Şirket tüzel kişiliklerinin, şubelerin işlemlerinden hukuken sorumlu olduğu, buna göre mahkemece davacının tanıma ve tenfize ilişkin talebinin kabulü gerektiği-
Sözleşmede hakemlerin uygulayacakları usul taraflarca kararlaştırılmış ise, hakemlerce buna aykırı olarak hakemliğin cereyan ettiği yer kanunu hükümlerinin uygulanamayacağı-
1956 tarihli Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsiline İlişkin sözleşmenin, nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamların, ilamın verildiği devlet dışında sözleşmeye taraf diğer bir devlette doğrudan icrasına imkan vermediği- Nafaka yükümlülüğüne ilişkin yabancı ilamın Türkiye'de icra edilebilir olması için tenfiz kararı verilmesi gerektiği- Nafaka yükümlülüğü konusundaki yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi isteğine ilişkin uyuşmazlıkta, hem Türkiye hem de kararın verildiği Almanya'nın taraf olduğu Lahey Sözleşmesi hükümlerinin gözetilmesi gerektiği-
Yabancı hakem kararlarının tenfizine ilişkin, ilk derece mahkemesince MÖHUK uyarınca inceleme yapılmış ise de somut dosya yönünden "New York Sözleşmesi" hükümlerince değerlendirilmesi gerektiği-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davada, tanıma veya tenfiz talebi olmadığı, mirasçılık belgesi verilmesi davasında taşınmazlar bakımından Türk Kanunları uygulanacağından davacıların ve murislerinin vatandaşı olduğu Arnavutluk Devleti ile hukuki veya fiili mütekabiliyet şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılması gerektiği, Arnavutluk Devleti tarafından düzenlenmiş mirasçılık belgesinin ve nüfus kayıtlarının usulüne uygun olup olmadığı tespit edilmesi, belgelerde eksiklik varsa tamamlattırılması gerektiği-
Uyuşmazlık; vesayet konusunda karar vermenin Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, Alman mahkemesi tarafından Türk milli hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuka ve ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile bir alakası bulunmadığı, 1905 tarihli 'Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesi'nin 3. Ve 7. maddelerine göre; kural olarak milli hukukun ve milli Devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer ( Almanya ) makamları da, ilgilinin milli hukukuna ( Türk Hukukuna ) veya bulunma yeri hukukuna ( Alman Hukukuna ) göre hacir kararı alabilecekleri öngörüldüğü, açıklanan tüm bu nedenlerle dava, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin olduğuna göre davanın kabulü gerekeceği-
Nafaka ödeme zorunluluğunun kaldırılması ve fazladan ödenen nafaka bedelinin tahsiline ilişkin yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği-
Yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine ilişkin davalarda, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesinin ibrazı için davacıya süre verilmesi gerektiği- Türkiye'de açılmış ve sonuçlanmış bir boşanma davası bulunmadığından, Fransa'da verilen boşanma kararının Türkiye'de tanınması da henüz kesinleşmemiş olduğundan, velayet davasının bu dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilip, boşanma kararının tanınmasının kesinleşmesi beklenmesi gerekeceği-
Uluslararası Çocuk İadesi hakkında açılan davalarda Cumhuriyet Savcısının hazır bulunmasının zorunlu olmadığı-
İngiltere ve Türkiye'nin yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında New York Konvansiyonuna taraf olması ve MÖHUK'un 1/2. maddesi uyarınca Türk Hukukundan önce tutulması nedeniyle hakem kararının tenfizinde New York Konvansiyonuna ilişkin hükümlerin değerlendirilmesi gerektiği- Tenfizi istenen hakem kararında taraflardan birinin sözleşmenin ifa edilerek yerine getirilmesinden sonra yetkisizliğe istinaden sözleşmeden çekilme arayışı içinde olduğu, sözleşmeyi ifa ederek yerine getirmek suretiyle şirketin sözleşmeyi benimsemiş sayıldığının tespit edildiği, kararda sözleşmenin şirketin yetkilisi tarafından imzalanıp imzalanmadığının değerlendirilerek karar verildiği, bilirkişi seçiminin duruşmada taraf vekillerinin karşılıklı muvafakati ile gerçekleştiği, raporda yer alan tespitlerin mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmadığı, ancak denetlenebilir nitelikte olduğu, hakem kararında .....A.Ş.'nin vekillerine tebligatın yapıldığı, vekillerin beyanda bulunduklarının değerlendirildiği, kaldı ki sözleşmede yer alan tahkim şartında tahkim yargılamasına ilişkin tebligatların şekline ilişkin bir hüküm yer almadığı, bu nedenle tahkim yeri İngiltere olduğundan İngiliz Tahkim Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, bu nedenle davalı vekilinin tebligatların geçersizliği ve savunma haklarının sınırlandığı yönündeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı, mahkemece, uygulanacak mevzuat doğru belirlenip tenfiz şartlarının değerlendirildiği, tahkim kararının kesin karar olduğu, hakem kararının maddi ve hukuki olgular yönünden yeniden gözden geçirilmesinin yasak olduğu, bu nedenle tahkim sözleşmesinin, imzanın, ehliyetin, savunma hakkının ve tebligat usulünün yeniden incelenmesinin mümkün olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.