İcra kefilliğinin iptalinin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği- İcra kefaletine ilişkin tutanağın TBK 583 ve 584 şartlarında düzenlenmemesi halinde, icra emrinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davacı bankanın davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı 11.04.2008 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinden doğan alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemi-
Menfi tesbit istemi-
Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemi-
Davaya konu kira sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunan davalı kefilin kira borcundan sorumlu tutulabilmesi için, sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girdiğini belirten bir ifadenin kendi el yazısı ile sözleşmede yer alması gerektiğinden bu şartları taşımayan kefalet sözleşmesi nedeniyle davalı kefilin borcundan sorumlu tutulamayacağı-
Menfi tespit davası-
21.07.2006 tarihli taahhütnamede "kefil" ibaresine yer verilmiş ise de 818 sayılı BK'nın 484. maddesi uyarınca kefaletin geçerliliği, kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede yer almasına bağlı olduğundan, anılan taahhütnamede sorumluluğun sınırlandırılmamış olması ve davalıların konumu dikkate alındığında, davalıların yüklenici şirketin fiilini taahhüt eden durumunda olduğu, takip ve dava tarihinde yürürlülükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 110. maddesine göre sorumlulukları bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, istem varsa, davacı-alacaklı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olmasının yanında, takibin kötü niyetli olduğunun da borçlu tarafından ispatı gerektiği-Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceği- "Takip dayanağı kredi sözleşmede yer alması gereken imzanın kefilin eşine ait olmaması" nedeniyle "geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı" gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü halinde, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-
İİK.’nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olup; icra kefaletinin geçersizliğine yönelik iddianın, yargılamayı gerektirdiğinden ve dolayısıyla genel mahkemede ileri sürülebileceğinden dar yetkili icra mahkemesinde, tartışılma ve değerlendirilme olanağının bulunmadığı, ancak, İİK.'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin, yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekeceği-
Menfi tespit davasına ilişkin dava dosyasında mündemiç ipotek resmi senedin şartlar başlıklı bölümünde ''... lehine ipotek verilen kişinin alacaklı bankaya ... vermiş olduğu ... ve vereceği kefalete dayalı taahhütlerden banka lehine imzalan kefaletler ve diğer her türlü sözleşmeler ile sebep ve ciheti ve kaynağı ne olursa olsun bankaya karşı asaleten veya kefaleten adı geçenlerin doğmuş ve doğacak her türlü kredi ve borçlarının teminatı olmak üzere ...TL bedelle ...'' denildiğinden, icra takibine konu olan borç da lehine ipotek verilen dava dışı üçüncü şahsa kefaleti sebebiyle bankaya olan borcundan kaynaklandığından ve davacının resmi merci önünde hazırlanan ipotek senedindeki taahhüdü kendisini bağlayıcı nitelikte olduğundan, bu ilkeler dikkate alınarak karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.