Fazla çalışmanın belirlenmesinde ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerektiği- Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde takdiri indirim yapılması gerektiği- Fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilemeyeceği- Fazla çalışmaların yazılı delil yerine tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplanması halinde, işçinin normal mesaisinin üzerine sürekli olarak aynı şekilde fazla çalışması mümkün olmadığından; hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtildiği şekilde çalışamadığı günlerin olması kaçınılmaz olup, bu durumda karineye dayalı makul indirim yapılması gerektiği- Fazla çalışma ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği- İzinli günler için fazla mesai hesabı yapılamayacağı-
Mahkemece ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi ya da tahrifat iddiası yönünden ayrıca inceleme yaptırılıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu senedin tahrifattan önceki miktarı belirlendiğine göre, belli olan bu kısım yönünden davanın reddinin gerekeceği-
Haczedilmezlik şikayetine konu olan maaş, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmuş zorunlu olmayan yardımlaşma sandığından alındığına göre ve dolayısıyla bu vakıf 506 Sayılı Yasa'nın geçici 20. maddesi kapsamında olmadığına göre haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı nafaka alacağı olup işleyen nafaka alacağının adi alacak olmadığı ve borçlunun maaşının haczinin kabil olduğu, bu nedenle işleyen aylık nafakanın tamamı için maaşa haciz konulmasında Yasa'ya aykırılığın olmadığı- Birikmiş nafaka alacağı için ise İİK. mad. 83 uyarınca, borçlunun ve ailesinin geçimi için İcra Müdürlüğü'nce zorunlu olarak takdir edilen miktar tenzil olunduktan sonra kalan bölümün haczedilebileceği-
Takibin kesinleşmesinden sonra borçlunun «SSK’dan almakta olduğu emekli maaşının haciz edilmesine» muvafakat etmesi halinde, borçlunun bu beyanının kendisini bağlayacağı–
Davacı lehtar ile lehtardan sonraki ciranta-hamil olan davalı arasında temel ilişkiye dayalı olarak davalının bono protesto edilmese de müracaat hakkı bulunduğu-
Menfi tespit-istirdat davası-
Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, davacının iddiasını isbata yarar dosyaya sunulmuş başkaca bir delilin de bulunmaması dikkate alınarak davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı tarafından asıl alacağın ödenmiş olduğu ve davacının da ifa anına kadar davaya konu asıl alacağın fer’ileri niteliğinde olan vekalet ücreti, icra giderleri ve faizi saklı tutmaya yönelik bir beyanın bulunmadığı anlaşılmakla; asıl alacağın ifası ile buna bağlı olarak fer’ilerin sona erdirildiği ve bu durumda davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı vekili; "davacı aleyhine dava dışı banka tarafından yapılan takipte, icra müdürlüğü tarafından davalı bankaya hitaben yazılan yazıda maaş hesabı hariç kaydı bulunduğu halde, davalı banka tarafından davacının maaşına haciz uygulandığını, yazılı ve sözlü taleplerinin olumsuz sonuçlandığını, bu nedenle davalı aleyhine başlatılan takipte ise davalı banka tarafından haksız olarak borca itiraz edildiğini, alacak miktarının takip dosyasına değil davacıya bizzat ödendiğini, ancak faiz, vekalet ücreti ve icra giderlerinin icra dosyasına ödenmediğini ve davalının itirazının baki kaldığını" belirterek, haksız itirazın iptali, icra inkar tazminatına hükmedilmesi, davalı banka tarafından maaş hesabına bloke konulması nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuşsa da, davalı bankanın eylemi ve olayın gelişim şekli ile ilgili yasa maddeleri (TMK. 24; TBK. 58) birlikte değerlendirildiğinde yerel mahkemece, manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun maaş ve ücretinde daha önce konulmuş haciz bulunsa dahi, mahkemece hükmolunmuş işlemekte olan nafaka alacağı için, borçlunun maaş ve ücretinde birinci sırada haciz işlemi yapılması ve kalan maaş ve ücretinin dörtte birinin de önceki haciz koyduran alacaklıya ödenmesi gerekeceği (Fakat «işlemiş nafaka» «âdi alacak» niteliğinde olduğundan, daha önce maaş ve ücrete haciz koydurmuş alacaklının alacağı tamamen ödendikten sonra «işlemiş nafaka» için kesintiye başlanması gerekeceği)–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.