6183 sayılı Kanuna dayanılarak açılan tasarrufun iptâli davalarında, "iptâl kararı" verilebilmesi için, davacı idarenin kamu alacağının, "dava konusu tasarruftan önce" doğmuş olması gerekeceği–
Şirketin ihyasına ilişkin kararın TTK. m. 547 kapsamında "ek tasfiye" niteliğinde olup olmadığı, ihyasına karar verilen şirkete TTK. m 547/2 kapsamında tasfiye memurunun atanıp tescil ve ilanına karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Davcı vekilince "Kamu borcunun ödenmesi nedeni ile davadan ve ihtiyati haciz taleplerinden vazgeçtikleri" belirtildiğinden, mahkemece, davacı kurum vekilinden verilen bu dilekçe ile kasıtlarının ne olduğu netleştirilerek "davadan feragat" niteliğinde ise "davanın feragat nedeni ile reddine", "vazgeçme niteliğinde" ise her iki davalıdan da vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak kabulleri halinde "davanın açılmamış sayılmasına", kabul etmemeleri halinde borç ödenmiş ve dava konusu kalmamış olduğundan "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında kamu borcu yapılandırması halinde davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği ve "ileride borçlunun yapılandırması geçerliliğini yitirdiği takdirde Maliye Bakanlığının yeniden dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile"geleceğe yönelik belirsiz nitelikte hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İstihkak davalarında da borçlu tarafından ticari emtianın büyük bir bölümünün üçüncü kişiye devredilmiş olması halinde İİK.’nun -tasarrufun iptaline ilişkin- 280/3 maddesinin uygulama alanı bulacağı; mahkemece, üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği sonucuna varılırsa, istihkak davasının alacaklı lehine sonuçlandırılacağı-
Davalı şirket ortağı aleyhine yapılmış takip, gönderilmiş bir ödeme emri ve kesinleşmiş bir takip bulunmadan şirketin vergi borcu nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının "ön koşul yokluğundan reddine" karar vermesi gerektiği- 6183 sayılı Kanun'dan doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
İİK. 277 vd. göre «tasarrufun iptâli davası» açılabilmesi için, davacının davalıdaki alacağından dolayı yaptığı icra takibinin kesinleşmiş olması ve bu takip(ler) sonucu alacaklının «aciz belgesi»ne dayanması gerekirse de, davacı-alacaklı tarafından açılmış veya açılacak alacak (tazminat) davasını sonuçsuz (karşılıksız) bırakmak amacı ile kötü niyetli borçlu davalı ile diğer davalı üçüncü kişi arasında yapılmış olan danışıklı (muvazaalı) mal kaçılmaya yönelik hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptâli için de -BK. 18’e (şimdi; TBK. mad. 19) dayalı olarak- iptâl davası açılabileceği, bu davanın dinlenebilmesi için, davacı-alacaklının ayrıca «aciz belgesi» ibraz etmesine gerek bulunmadığı-
Tahsil harcının sorumlusunun daima borçlu olduğu- Borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının kesilen harç miktarı kadar takibe devam hakkı olduğu-Alacaklı bankanın genel ticari kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte ihale edilen taşınmazın bedeli üzerinden tahsil harcının kesildiği görüldüğünden, icra müdürlüğünce ihale bedeli üzerinden tahsil harcı alınmasının hukuka uygun olduğundan, alacaklı bankanın tahsil harcına yönelik şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği -
Daha sonra iflasına karar verilen ve hakkındaki iflas kararı kesinleşen borçlu tarafından, davalı üçüncü kişiye satılan taşınmaz hakkında -kamu alacağından dolayı- açılan tasarrufun iptali davası sonucunda, mahkemece "iptal koşulları oluşan taşınmazın iflas masasına kaydına" karar verilmesi gerekeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.