Velayet düzenlenirken, çocuğun yararının ön planda gözetileceği–
Velayetin annede bulunmasının, çocuğun soyadının değiştirilmesi-ni gerektirmeyeceği–
Çocukla baba arasındaki kişisel ilişkiyi düzenleyen ilamların, aile hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle, kesinleşmeden takip konusu yapılamayacakları–
Boşanma
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davacı-karşı davalı erkeğin eşini hırsızlıkla suçladığının, eşinin ailesine hakaret ettiğinin ve eşini sürekli aşağıladığının anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekeceği- Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği-
Kadının güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, kocanın da birlik görevlerine yerine getirmediği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının daha ziyade kusurlu olduğu anlaşıldığından; davacı kocanın maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğu- Velayeti anneye verilen 7 ve 17 yaşlarındaki müterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesi ve bu hususu hakimin görevi gereği re'sen dikkate alması gerektiği- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen almak zorunda olduğundan; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yanında bulunan müşterek çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
‘Velayetin anneye bırakıldığına’ dair ilamın, ‘çocuk teslimi’ni de içerdiğinden, kesinleşen boşanma ilamında müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmiş olması halinde, alacaklının (annenin) bu ilama dayalı olarak borçluya ‘çocuk teslimine ilişkin ‘örnek: 3 nolu icra emri’ni göndermesi gerekeceği–
Çekişme konusu taşınmazın aile konutu olduğu tarafların kabulünde olup, her ne kadar davalıya çalıştığı kurumca lojman tahsis edildiği bildirilmiş ise de davalının bu tarihten sonra sözü edilen lojmanda ikamet ettiği saptanamadığından ecrimisilin başlangıç tarihinin boşanmanın kesinleştiği tarih olarak kabul edilip bu tarihten itibaren dava tarihine kadar hesaplanması gerektiği- Taraflarca delil olarak dayanılmayan ve tanık olarak gösterilmeyen bir kişinin beyanının esas alınarak hükmün gerekçelendirilmesinin isabetli olmadığı-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk için takdir edilen iştirak nafakası az olup mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.