Reşit olmadan önce veli tarafından küçük adına verilen vekaletin, çocuğun reşit olması ile sona ereceği–
Kısıtlanıp, velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümlerinin uygulanacağı; bu hükümleri uygulayacak görevli mahkemenin ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesi olduğu-
3. HD. 26.01.2017 T. E: 2016/10455, K: 707-
Erkeğin dava açıldıktan sonra evlilik birliğinin devamı için barışma teklifinde bulunması veya kadınla görüşmesi, kadına SMS yazması ve çiçek göndermesinin müzakere niteliğinde olduğu, af olarak kabul edilemeyeceği-
Erkeğin boşanma davasında verilen hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan bozma sonrası verilen kararda kadının konusuz kalan boşanma davası hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" karar verilecek yerde kadının davası hakkında yeniden boşanma hükmü kurulmasının ve kabulüne karar verilip temyiz edilmeyerek kesinleşen erkeğin boşanma davası hakkında reddine karar verilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tanık beyanlarından, davacı-davalının, eşine zaman zaman hakaret ettiği, aşırı kıskançlık oluşturan davranışlarının olduğu, evlilik birliğinin gerektirdiği bazı görevleri yerine getirmediğinin anlaşıldığı, diğer yandan Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile tarafların birbirlerine karşı basit müessir fiilde bulunmaktan dolayı ceza aldıkları da sabit olup, bu deliller çerçevesinde davalı koca yanında davalı kadının da boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğu anlaşıldığından; davalı-davacı kocanın davası da kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Anlaşmanın diğer tarafı olan eşin hüküm kesinleşinceye kadar anlaşma iradesinden dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra hükmün temyiz edilmesi halinde, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmesi ve delillerini sunması için imkân verilerek davaya "çekişmeli boşanma" olarak davaya devam edilmesi gerektiği-
Tarafların müşterek çocuğunun dava tarihi itibariyle ilköğretim kurumunda eğitimine devam ettiği, öğrencinin servis ve kurs ücret giderlerinin bulunduğu, davalı babanın ise tanık beyanları ile ulusal bir market zincirinde müdür olarak çalıştığı ve dava tarihi itibariyle asgari ücretin üç katı düzeyinde aylık gelirinin olduğu, bu itibarla, mahkemece hükmedilen iştirak nafakası miktarının, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve müşterek çocuğun okul durumu ve yaşı itibariyle ihtiyaçlarıyla uyumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Ana ve babanın, olgunluğu ölçüsünde, çocuğa, hayatın düzenleme olanağı tanıyacakları ve önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini gözönünde tutacakları–
MK. 174'ün değişiklikten önceki metninde (MK. 143) yer alan "kusursuzluk" kavramının içeriği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.