Boşanma ilamın eklentisi olan ‘yoksulluk ve iştirak nafakası’nın –bunların boşanma ilamının eklentisi olmaları nedeniyle- boşanma kararı kesinleşmeden icraya konulamayacakları–
Toplanan delillerden davacının düzenli olarak çalıştığı, sürekli ve yeterli gelirinin bulunduğu, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceğinden; Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşullarının oluşmadığı-
Babasından çocuğa miras kalan taşınmazdaki bağımsız bölüm satılmış olduğuna göre bu taşınmazın satışının gerekli olup olmadığının, satış bedelinin velayet hakkını kullanan anne tarafından nasıl değerlendirildiği, çocuk yararına kullanılıp kullanılmadığının araştırılıp, satış bedelinin mevcut olması lahinde güvence altına alınması, aksi halde, velayet hakkını kullanan annenin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerininin uygulanmasına Dair Tüzüğün 4. maddesinde açıklandığı üzere çocuk malları hakkında gerekli özeni gösterip göstermediği tespit edilerek, "çocuk mallarının korunmasında gerekli özenin gösterilmediğinin belirlenmesi halinde, taşınmazın bedelinin tahsili ile tüm mal varlığının korunması amacıyla gerekli olduğu takdirde çocuk mallarınının ve gelirlerinin kayyıma devri (TMK. m. 361) dahil kanunda öngörülen tedbirlerin alınması" gerektiği- Çocuğun velisi olan annesi tarafından idare edilen kira getirisi olan taşınmazlar bulunduğu, bu taşınmazların iki tanesinin kira gelirlerinin banka havalesi ile anne tarafından alındığı kayden sabit olup bir tanesinin de ödemelerinin elden yapıldığının iddia edildiği, mahkemece yapılacak araştırma ile taşınmazların rayiç kira bedellerinin tespit edilerek bu miktar üzerinden taşınmazların kiraya verilip verilmediğinin öncelikle belirlenmesi,rayiçten düşük bedeller söz konusu ise rayiç bedel üzerinden kiraya verilmesinin sağlanması ve kira gelirlerinin mahkeme nezaretinde olacak şekilde çocuk adına bir hesaba yatırılması için gerekli işlemlerin yapılması gerektiği; bu hususta velayet sahibi anne ile kiracıların beyanı ile yetinilemeyeceği-
Velayet kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma zorunluluğunun çocuğun ergin olmasıyla kendiliğinden sona ereceği (TMK m. 335, 328/1), çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakım yükümlülüğünün (TMK m. 328/2), ergin olan çocuk tarafından açılmış bir nafaka davası varsa dikkate alınacağı, ergin olan çocuk tarafından, ana ve babanın açıklanan yükümlülüğüne dayanılarak açılmış bir nafaka davası bulunmadığından, müşterek çocuk dava tarihinde reşit olduğundan iştirak nafakasının ayrıca bir mahkeme kararına gerek olmaksızın kendiliğinden ortadan kalkmış olacağı ve bu sonucun ayrıca dava konusu yapılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından iştirak nafakasının kaldırılması talebinin reddine ilişkin karar sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak müşterek çocuğun halen eğitimine devam ettiği gerekçe gösterilmek suretiyle "iştirak nafakası olarak verilmekte olan nafakanın dava tarihinden itibaren davacıdan alınıp davalıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davalı annenin velayet görevini yerine getirmemesi, yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması durumunda, çocukları üzerindeki velayet hakkının kaldırılarak, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata (TMK.m.174/1-2) hükmedilemeyeceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile, günün ekonomik koşullarına göre; davacı kadının boşanma ile yoksulluğa düştüğü gözetilerek TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak uygun bir nafakaya hükmedilmesinin gerekeceği-
Dava açıldıktan sonra vasi olarak atandığı anlaşılan kişi tarafından vesayeten verilmiş bir vekaletname aslı veya onaylı örneğinin dosyaya sunulması için mahkemece şikayetçi borçlu tarafa olanak verilmesi gerektiği-
Davalı-davacı kocanın işlediği hakaret suçundan ceza aldığı ve kesinleştiği, bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu, davacı- davalı kadının dava açmakta haklı olup, kadının boşanma davasının da kabulünün gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.