Davaya konu haberde, ilçe kaymakamı olan davalının tarafsız davranmadığı ve partizanca tavırlar sergilediği, halkı ve iş sahiplerini azarlayarak küfür ettiği açıkça yer aldığı, davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığına ilişkin gerekçe dosya kapsamına uygun düşmediği, dava konusu ifadelerin dava dışı kişi veya kişilerce söylenmiş olması basının hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davalı taraf, ileri sürülen ve haber yapılan yönlerin doğruluğu bakımından bir kanıt getirmediği, hukuka aykırılığın mevcut olduğunun kabulü gerektiği, davalıları tazminat ile sorumlu tutulması gerektiği-
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’a dayalı rücuen tazminat istemi- Ceza yargılaması sırasında yapılan maddi vakıalara ilişkin tespitlerden, dava dışı polis memurunun, bir davalının eylemi sonucu yaralandığı, diğer davalının yaralama eylemine katılmadığı anlaşıldığına göre, mahkemece bu davalı hakkındaki istemin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu, akrabalık ve arkadaşlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmadığı, kocanın sadakatsiz davranış içinde olmasının, kadınını ona mütemadi surette hakaret etmesine hak vermeyeceği, bu itibarla boşanma kararı verilmesinin gerekeceği-
Ziynet eşyanın erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan olmadığından, bunun aksini iddia eden kadın eşin iddiasını ispatla mükellef olduğu- Erkek eşin ise himayesine girdiğini kabul ettiği ziynetleri iade etmemek üzere aldığını ispatlaması gerektiği- Davacı kadının varlığı kanıtlanan ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığına ve tekrar iade edilmediğine ilişkin tanık deliline dayandığı, bu tanıkların "düğünde takılan ziynet eşyalarının satılarak davalının babası adına ev alındığını" belirttiği ve davalının babasının da bu beyanları doğrular şekilde beyanda bulunduğu gözetildiğinde, davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlamış olduğu-
Kişilik haklarına haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat istemi-
İlk boşanma davasını açmış olan kocanın eşine hakaret etmesi, fiziksel şiddet uygulaması, başka bir kadınla yaşamak suretiyle sadakat yükümlülüğüne aykırı hakaret etmesi karşısında boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu bulunduğu anlaşılmış olup, eşlerden birinin, boşanma kararı verebilmek bakımından TMK.'nun 166/son maddesine dayalı ve bu maddede belirtilen koşullar dışında bir kusur araştırması gerektirmeyen davasının kabulü diğer eşin aynı zamanda görülen TMK'nun 166/1-2 maddesine dayalı davasının dinlenmemesini gerektirmediği gibi, bu eşin boşanma talebini de konusuz bırakmayacağından; kadının da eşine karşı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebiyle boşanma davası açmakta haklı olduğu; kadının da boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerektiği-
Bilette varış yerinin Ankara olduğunun belirtilmesine rağmen, yerleşmiş teamüllere aykırı olarak davacının otogar yerine kilometrelerce uzaktaki çevre yolunda indirildiği, bu durumun davacıyı zor durumda bıraktığı ve ciddi bir sıkıntıya soktuğu anlaşıldığından yapılan bu davranışın onun kişilik haklarına haksız bir saldırı olup manevi tazminat gerektireceği-
Erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği anlaşıldığından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekip gerçekleşen bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde de olduğundan kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği-
22. HD. 26.03.2019 T. E: 1535, K: 6670-
Davalı-davacı kadının eşini sosyal ortamlardan uzak tuttuğu ve eşinin akrabalarına saygı göstermediğinin kanıtlanamadığı ancak eşine hakaret ettiği; davacı-davalı erkeğin de, kadını ve çocukları bırakarak evden gittiği, ortak çocukları ve eşiyle ilgilenmediği, başka bir kadınla güven sarsıcı davranışta bulunduğu belirtilerek boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği - Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği ancak mahkemece; bilirkişi tarafından belirlenen toplam bedellerine hükmedilen ziynetlerin, nitelikleri ve ayrı ayrı değerleri hükümde gösterilmediği –
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.