Eleştiri amaç ve sınırını aşan yazıların gerçeği yansıtsa bile yazıda kullanılan dil, ifade ve üslubun davacıyı küçük düşürmek, ona hakaret etmek amacına yönelik bulunması, davacının kişilik değerlerine saldırı niteliğinde bulunması halinde, davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği–
- 4. HD. 30.04.2001 T. 741/4456
- 4. HD. 29.03.2001 T. 11737/3102
- 4. HD. 27.03.2001 T. 11118/3039
- . HGK. 14.02.2001 T. 4-119/124
- 4. HD. 05.10.2000 T. 5218/8310
- 4. HD. 15.02.2000 T. 10028/1305
- 4. HD. 26.02.1998 T. 9313/996
- 4. HD. 26.02.1998 T. 9314/997
- . HGK. 19.01.1983 T. 4-223/14
- 4. HD. 03.04.1978 T. 3925/4428
Erkeğin tanık olarak bildirdiği tarafların ortak çocuklarının beyanları, evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, yer ve zaman unsuru içermeyen, sebep ve saiki açıklanmayan soyut izahlardan ibaret olup ispatlanamayan "eşine hakaret etme" vakıasının kadına kusur olarak yüklenilmesinin doğru olmadığı- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat az olup hakkaniyet ilkesi gereğince daha uygun miktara hükmedilmesi gerektiği-
Tedbir nafakası talebine ilişkin açılan davada, davacı tanıklarının beyanlarına göre davalının davacıya hakaret içeren sözler söylediği, davacıyı istemediği anlaşıldığından, davacının ayrı yaşamada haklı olduğu- Müşterek çocuğa fiilen bakan ana veya baba, ayrı yaşamda haklı olsun olmasın diğer eşten TMK mad. 197/son, 327 ve 329 gereğince çocuk adına nafaka isteyebileceği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı eş ve müşterek çocuğun ihtiyaçları,göz önünde bulundurularak hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi ve hüküm altına alınması gerektiği-
Davalı erkeğin cevap dilekçesinde "eşinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı" savunmasına dayanmadığı anlaşıldığı, ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun bir şekilde ileri sürülmeyen ve davalı tarafça dayanılmayan bu vakıanın, mahkemece kendiliğinden hükme esas alınmasına ve davacı kadına kusur olarak yüklenmesine imkân bulunmmadığı, tanıkların, tarafların ileri sürmediği, uyuşmazlık konusu olmayan bir vakıayı doğrulaması da hâkimi bağlamayacağı, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında gösterdiği delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olmakla birlikte davalı erkeğin kusuru daha ağır olup, belirlenen bu kusur durumuna göre de davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği-
Davacı- davalı kocanın eşine birden fazla fiziksel şiddet uyguladığı, küfür ve hakaret ettiği, davalı-davacı kadının ise ortak konutun kilidini değiştirerek eşini eve almadığı, eşine hakaret ettiği, bu olaylarda davacı-davalı kocanın ağır kusurlu olduğu-
Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit ve de gelişen olaylar karşısında davacı dava açmakta haklı olduğundan bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yer, isteğin reddinin doğru bulunmayacağı-
Davacı-davalı kadının eşine ve eşinin akrabalarına hakaret edip tükürdüğü ve eşinin akrabalarının eve gelmesini istemediği; buna karşılık davalı-davacı kocanın ise, eşine hakaret ettiği, ona fiziksel şiddet uyguladığı, eşini ve çocuklarını evden kovduğu ve evin geçimine yeterli katkıda bulunmadığı; gerçekleşen bu duruma göre; boşanmaya neden olan olaylarda, davalı-davacı kocanın, eşine oranla daha fazla kusurlu kabul edilmesi gerekeceği-
Erkeğin ablasının kolunu ısıracak derecede sinirli ve agresif davranışları olan, erkeğin işyerine giderek agresif tavırlar sergileyen, eşine toplum içinde “Allah belanı versin, yavşak, pezevenk, s...tir git, hayvan, adam değilsin” diyerek ağır hakaretlerde bulunan, küfür eden ve kıskanç tavırları olan kadın ile agresif davranışları olan, teslim edilen araca zarar veren, eşini darp eden, zaman zaman gece eve gelmeyerek fiili ayrılık döneminde ev sahibine kadın ve çocuğun oturduğu evin boşaltılacağına dair ihtar çeken erkeğin eşit kusurlu olduğu- Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekeceği-
2. HD. 07.06.2018 T. E: 2016/17609, K: 7475-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.