Eşine sık sık hakaret eden ve aşağılayan davacı-davalı kadın yanında, satın aldığı evin intifa hakkını eşinden habersiz olarak annesine veren eşinin ekonomik güvenini sarsıcı davranışlar içine giren ve annesinin evlilik birliğine müdahalesine tepkisiz kalan davalı-karşı davacı kocanın da kusurlu olduğu, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Dava şartı noksanlığının, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği- Somut olayda davacı erkeğin yargılama devam ederken ölümü üzerine önceki eşinden olan çocuğunun mirasçısı olarak Türk Medeni Kanunu’nun kendisine tanıdığı "sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespitine" yönelik olarak davaya devam edebilme hakkını kullanarak davayı sürdürebileceği-
Bir kişiyi Devlet parasını zimmetine geçirmekle itham eder nitelikteki ihbarın, dayanaktan yoksun bulunması halinde, «kişilik haklarını zedeleyen, hukuka aykırı bir eylem» sayılacağı–
Dava konusu yayın olay tarihinde beliren görünür duruma uygun olup genel anlamda eleştiri sınırları içerisinde kaldığından davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Çok eski yıllara ait olaylara dayanılarak -bu olaylardan sonra ta-raflar bir araya gelerek müşterek hayatı sürdürmüşlerse - «geçimsizlik» nedeniyle boşanma kararı verilemeyeceği–
Evlenme nedeniyle eğitiminin yarım kalmasına da­yanarak talep edilen maddi tazminatın, boşanmanın ferisi niteliğinde olmadığından boşanma davasından ayrı bir dava olarak incelenmesinin gerekeceği-
Tarafların birbirlerine şiddet kullanıp hakaret ettikleri, davacı kocanın ayrıca güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği ve daha fazla kusurlu olduğunu anlaşılmasıyla TMK. mad. 174/1 uyarınca mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK. mad. 174/2)- 
Erkek eşin evi terk ederek evlilik birliğini devam ettirmek istemediği, başka kadınlarla yaşayarak sadakatsiz davrandığı, kadını ve çocuğu evden gönderdiği, buna karşılık kadın eşin ise; ortak eşyaları sattığı ve tartışma sırasında eşine hakaret ettiği, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında tarafların kusurlarının birbirine denk olduğundan bahisle, eşit kusurlu sayılamayacakları, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Davacı-davalı kadının bağımsız konutta oturma isteğine rağmen davalı-davacı kocanın bağımsız konut sağlamaya yanaşmadığı eşini kendi ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı ve eşini tehdit ettiği durumlarda boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Kusurlu olduğu kabul edilen eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği bu gibi kararların çelişki yaratması nedeniyle bozulması gerektiği- Feragat tarihinden itibaren bir araya gelmeyen tarafların ayrı yaşama tarihine kadar eşlerden birinin hakaret, sadakatsizlik, evin kilidini değiştirme vb hareketlerinin evlilik birliğinin devamına engel oup bu nedenle kusurlu olduğunun kabulü-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.