Tazminat davası-
556 sayılı KHK hükümlerine dayalı olarak açılmış marka hükümsüzlüğü istemi-
Dava 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığından ve uyuşmazlık da kira ilişkisinden kaynaklandığına göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
9. HD. 14.06.2022 T. E: 6754 , K: 7745
İstihkak davası temyiz aşamasındayken, davaya konu icra takipleri için İİK. ‘nun 33/a maddesi uyarınca icranın geri bırakılması kararı verildiği, hükümden sonra ortaya çıkan bu yeni durumun doğrudan istihkak davasının şartlarına etki edeceğinden davalı alacaklının, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat için 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmadığının araştırılması; böyle bir dava açılmaması halinde istihkak davasının dava şartı yokluğundan reddi; açılması halinde ise, sonucunun bu davada bekletici mesele yapılarak karar verileceği-
Takibe konu senette borçlu şirket yetkilisi olarak imza attığı görülen ve takibin ve ihalenin tarafı olmadığı anlaşılan şikayetçinin İİK'nın 7343 sayılı kanunun 27. maddesi ile değişik 134/3. maddesinde belirtilen kişilerden olmadığı, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin de kabulünde olup, açılan davanın nispi harca tabi olup, teminat gerektirdiği, bu nedenle, mahkemece, kanunda belirtilen istisnai kişiler dışında kaldığı anlaşılan davacıya öncelikle nispi harç ve akabinde ihale bedelinin % 5' i oranında teminat yatırtılmadan yargılama yapılması ve akabinde Harçlar Kanunu'na aykırı şekilde nispi harcın tahsiline karar verilmesi, dava şartı olan, ancak alınmayan teminat hususunda " karar verilmesine yer olmadığına " şeklinde karar verilmesinin ve bu hususların Bölge Adliye Mahkemesince gözden kaçırılmasının hatalı olduğu-
Muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespitinin istenemeyeceği- Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığının kabul edilmesi, muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu dört katlı binanın (muhdesat) üzerinde bulunduğu parsel, tapuda davacı ile davalılar adına paylı mülkiyete tabi olarak kayıtlı bulunmakta olup, 26/48 payın elbirliği ortaklığına tabi olarak kayıtlı olmasının eldeki dava bakımından bir önemi bulunmadığı ve taraflar arasında açılan ve tefriken sulh hukuk mahkemesinde kayıtlı ortaklığın giderilmesi dosyasının halen derdest olduğu, eldeki dosyanın sonucunun beklendiği anlaşıldığına göre davada güncel hukuki yararın bulunduğu- Dava konusu dört katlı binanın murisin davacı tarafından yaptırıldığı, davacının eşinin dava konusu binanın yapımındaki tanıklarca bildirilen maddi katkısının davacının nam ve hesabına bulunduğu anlaşıldığına göre, dava ispatlandığından davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinin UYAP üzerinden gönderildiği ve sisteme kaydedildiği tarihte davanın açılmış sayılacağı; bir sonraki gün ödenen harcın dava tarihi olarak dikkate alınamayacağı-
Davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava belirsiz alacak davası açılamayacağı- Davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarının bilindiği ve bilinen miktar itibariyle uyuşmazlığın çözümü de tüketici hakem heyetinin görev alanına giriyorsa, söz konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak tüketici hakem heyetine başvurmadan tüketici mahkemesinde dava açılamayacağı- Yaklaşık bir yıl on beş günlük kira kaybının davanın açıldığı tarihte davacı tarafından tespiti mümkün olmadığından ve bunun tespiti ancak mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile mümkün olacağından dava dilekçesinde bu alacağın 1.500 TL'lik kısmının talep edildiği gerekçesiyle tüketici hakem heyetinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilemeyeceği-
Şikayetçi vekilinin, vasıta ile ilgili olarak ödenen KDV'nin bir kısmının iadesinin istendiği somut uyuşmazlıkta, KDV'nin tahsil edildiğine dair tartışma bulunmakta olup, vergi iadesinin muhatabının Vergi İdaresi olduğu bu durumda yargı yolunun caiz olmaması halinin vuku bulması sonucu dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden ret kararı verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.