Borçlunun lehine olana ipotekleri davalı üçüncü kişiye temlik etmesine ilişkin tasarrufun iptali istemi-Tasarrufun iptali davalarının koşullarından birinin de kesinleşmiş gerçek bir alacağın varlığı olduğu- Menfi tesbit davası sonucu bakiye kalan alacak yönünden tasarrufun iptali davasının esasa girilmesi gerektiği-
Sanığın babası tarafından haciz edilen taşınırlar hakkında ileri sürülen "istihkak iddiası"nın sonucunda icra mahkemesince verilecek karar beklenmeden sanık hakkında mahkumiyet kararı verilemeyeceği–
Aldığı para karşılığında sattığı otomobilleri teslim etmeden iflâs eden oto bayiine ödedikleri parayı, iflâs masasından faizi ile birlikte geri alan müşterilerin, ayrıca teslim alamadıkları otomobillerin değerini masadan talep edemeyecekleri–
Mahkemece, davalının dayandığı avukatlık sözleşmesinin sonradan düzenlenmesi mümkün olduğundan tek başına alacağın varlığını kanıtlayamayacağı-
"Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçu"nun işlendiği tarihin, üçüncü kişiye haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olmayıp, birinci haciz ihbarnamesine üçüncü kişi tarafından itiraz edildiği tarih olduğu, bu nedenle de mahkemece "tazminatın başlangıç tarihi" nin bu tarih olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Sanığın üzerine atılı suçtan dolayı yapılan yargılamada, şikayetçi veya vekilinin kabul edilen mazeretleri dışında duruşmalara katılmaları zorunlu olup, mahkemece yapılan yargılama sırasında düzenlenen duruşma tutanağının incelenmesinden “şikayetçi veya vekilinin oturuma katılıp katılmadığının anlaşılamaması karşısında”, anılan tarihteki duruşmaya şikayetçi veya vekilinin iştirak edip etmediği usulüne uygun olarak araştırılarak, katılmadığının belirlenmesi halinde “şikayetçinin şikayet hakkının düşürülmesine” karar verilmesi gerekeceği-
İpotekli takiplerde -ipotek ister «kesin borç ipoteği» ister «limit ipoteği» olsun alacaklının ipotek aktinde atıf yapılan «sözleşme»deki faiz oranlarına göre faiz talep edebileceği—
Ortağı ve müdürü olduğu borçlu şirketin borcuna karşılık şirket hakkında yapılan icra takibi sırasında şirket borcuna kefil olan davalı yönünden borcun doğum tarihinin, kefil olduğu tarih değil, ortağı ve kefili olduğu şirketin borçlandığı tarih olarak kabul edilmesi gerektiği- Davacının, dördüncü kişiye karşı da iptal istemini yönelterek ‘onun kötüniyetli kişi olduğunu’ iddia ve ispat etmek hakkına sahip olduğu-
Cari hesap sözleşmesine güvence olarak davalıya ait gayrimenkul üzerine davacı şirket lehine üst sınır ipoteği konulan ve alacağın ödememesi üzerine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açılan uyuşmazlıkta, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre, cari hesap ilişkisi kapsamında "alacak ve borç tutarı, sürekli değişiklik gösterdiğinden" ve dava tarihi itibariyle alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği- "Cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın, borçlu tarafça tek başına tespit edebilme imkanı olduğu" ve "Bilirkişi raporu alınmış olmasının likit bir alacak bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, takip tarihi itibarıyla haksız olarak itiraz edilen ve likit sayılması gereken alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği" şeklindeki muhalif görüşlerin kabul edilmediği-
Davalı üçüncü kişiler, borcun gerçek olmadığı iddiasında bulunduklarından, borcun doğum tarihi itibari ile davacının inşaatlarda işçi olarak çalışan, sabit işi olmayan borçluya para verme gerekçesi, verip vermediğinin araştırılması gerektiği- Borçlu adresinde yapılan hacizde ev eşyası haczedilmişse de, borçlunun babasından intikal eden 10 dan fazla hisseli taşınmaz olduğu, üzerlerinde takyidat olmadığı, bu taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılmadığı görüldüğünden, borçlunun aciz halinin tespiti için, mahkemece borçlunun babasından kalan taşınmazların yapılmış kıymet takdiri var ise bunların celbi, yok ise kıymet takdiri yapılarak borçlu hissesinin alacağı karşılamaya yeterli olup olmadığının araştırılması gerektiği Davalı borçlunun hükümlü olması nedeniyle vesayet altında alındığından, mahkemece, vasinin davaya katılımının sağlanması; karardan sonra davacının alacağını devralan şahsın da davaya katılımı sağlanması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.