Davacının belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit talepli olarak dava açtığı, bilirkişi raporundan sonra belirlenen alacakları tamamlama dilekçesi ile belirli hale getirdiği, talepler belirli hale getirilerek tamamlanabilir dava şartı olan hukuki yarar gerçekleştiğinden, mahkemece yapılacak işin, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı talepleri hakkında esastan karar vermek olduğu, mahkemece, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının belirsiz alacak davası açılamayacağı, davacının hukuki menfaati bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
22. HD. 04.10.2018 T. E: 2017/30349, K: 21096-
İpotek alacaklısı mirasçılarının, ipotek bedelindeki uyuşmazlığı gerekçe göstererek parayı almaktan imtina ettikleri, bu durumda ipotek bedeli yargılanmayı gerektirip İİK'nun 153. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden mahkemece istemin reddinin gerekeceği-
Takibin kambiyo hukukuna ilişkin olmasının ve kesinleşmesinin alacağın gerçek olmadığı iddiasının incelenmesine engel olmadığı-
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davalarında incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, kamu düzenine aykırılık olup olmadığının ise re'sen gözetileceği- Yine; HMK'nun 357. maddesine göre de ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağı-
Satıcı ile alıcı amca yeğen iseler de tapudaki intikal gerçek bir alım satım akdine dayanılarak yapıldığından, 27.03.1957 günlü İçtihadı Birleştirme Kararının olaya uygulama olanağının bulunmayacağı-
Borca mahsuben yapılan taşınmaz devri İİK'nun 279/I-2.madde gereğince mutad ödememe olmaması nedeniyle iptale tabi ise de somut olayda İİK'nun 279/1 maddesinde öngörülen 1 yıllık süre geçmiş olduğundan anılan maddenin uygulanma olanağı bulunmamakla birlikte dava konusu 11 nolu parsel yönünden taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunması nedeniyle İİK'nun 278/III-2, davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK'nun 280/1 maddesi, yine dava konusu 17 nolu bağımsız bölüme ilişkin tasarrufun da İİK'nun 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olması nedeniyle eldeki davanın kabulüne dava konusu tasarrufların davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle iptaline karar verilmesi gerek
İcrada işlemde bulunan alacaklı vekilinin -en geç bu tarihte- "gerçeğe aykırı beyanda bulunma" suçunun işlenmiş olduğunu öğrenmiş sayılacağı–
Tasarrufun iptali davalarının amacının, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Banka ile davalı borçlu arasındaki kredi kartı sözleşmesinin ilk olarak 31/03/2007 tarihinde yapıldığı, daha sonra da 13/01/2012 tarihinde yenilendiği, buna göre alacak-borç ilişkisinin dava konusu tasarruf tarihinden (06/03/2013) önceye dayandığı- Borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunun kabulü ile davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun eşinin kardeşi olması nedeniyle davalı üçüncü kişinin borçlunun alacaklıdan mal kaçırma ya da alacaklıyı zarar kastını bildiği veya bilebilecek durumda olup olmadığının İİK. mad. 280 kapsamında değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetveline kayıtlı olmayan davalı hakkında sıra cetveline itiraz davası açılamayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.