Mahkemece öncelikle davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri, genel kurul tutanakları, hazirun cetvelleri, gerekirse banka kayıtları üzerinde kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde üyelik devrinden sözedilmediği hususu üzerinde de durulup, daire satış vaadinin üyelik devri niteliğinde olup olmadığı, bu tarihten sonra aynı üyelikle ilgili genel kurullara kimin katıldığı, üyelik yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği, davacının açıkça ya da zımmen kooperatif üyesi olarak kabul edilip edilmediği hususlarında ayrıntılı gerekçeli rapor alınıp, öncelikle davacının üyeliğin devrine ilişkin kararın iptali ve ortaklığın tespiti talepleri ile ilgili karar verilmesi gerektiği-
Kooperatif ile üyesi arasındaki davaların kooperatif merkezinin bulunduğu yerde görüleceği ve bu yetkinin kesin yetki olduğu, üyeliğin tartışmalı olduğu hallerde de bu yetki kuralının geçerli olduğu, bu hususun mahkemece göz ardı edilerek genel hükümlerle yetki belirlenmesinin doğru olmadığı-
Tebligatın tüzel kişinin yetkili mümessillerinden birine, tüzel kişinin 'tebligatı almaya yetkililerinin' her hangi bir nedenle mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ya da o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde görev itibariyle tüzel kişinin bu kişilerden sonra gelen yetkili memur veya müstahdemine veya evrak mamuru gibi esasen bu işlerle görevli bir kişiye, bunların da bulunmaması halinde bu hususun mazbatada belirtilmesi koşuluyla tebligatın tüzel kişinin orada hazır bulunan diğer memur veya müstahdemine yapılması gerektiği- Az önce de açıklandığı gibi somut uyuşmazlıkta davalı şirket adına çıkartılan defter ibrazına ilişkin tebligatta tebliğ evrakının "daimi işçisi Ü.. K..’a” tebliğ edildiği yazılı bulunsa da mazbatada yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda bir açıklık bulunmadığından, geçersiz tebliğe rağmen ticari defter ve kayıtlarının ibrazı için verilen sürede teslim edilmemesi sebebiyle davalının HMK'nın 222/5 maddesi gereğince defterlerini ibrazından kaçınmış sayılacağı kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmadığı-
İİK.'nun 150/ı maddesine göre, krediyi kullandıran taraf, borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter marifetiyle borçluya (krediyi kullanan tarafa), kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ettiği takdirde, icra müdürlüğünce borçluya icra emri gönderileceği, bunun için ipotek akit tablosunun kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmesinin şart olmadığı, krediyi kullanan borçlunun, noter aracılığı ile 8 gün içinde hesap özetine itiraz ettiğini ispat ettiği takdirde, hesap kat ihtarnamesinde talep edilen borç miktarına şikayet yoluyla karşı koyma hakkı kazanacağı, bu durumda ise alacaklının, alacağını İİK. nun 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlamasının gerekeceği-
11. HD. 20.04.2016 T. E: 2015/9336, K: 4363-
Trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
11. HD. 06.04.2016 T. E: 2015/9317, K: 3711-
Elektrik tüketim borcunu süresinde ödemeyen müşterilere temerrüt faizi uygulanmaması, sadece gecikme zammı tatbik edilmesi, borcunu süresinde ödemeyen müşterilerden alacağın tahsili için yasal yola başvurulduğunda; başvurma tarihine kadar gecikme zammı uygulanması ve yasal yollara başvurulurken elektrik borcu ile gecikme zammı toplamı üzerinden temerrüt faizi talep edilmesi; eldeki işlerde de bu şekilde işlem yapılması kabul edilmiş olduğundan gecikme zammı ile birlikte temerrüt faizi de talep edilip edilmeyeceği konusu açıklığa kavuşturulmuş, bu konuda artık bir yoruma gerek kalmadığı- "Elektrik tüketim bedellerinin süresinde ödenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gecikme zammı ile birlikte temerrüt faizi de istenip istenemiyeceği" konusunda şimdilik içtihatların birleştirilmesine karar verilmesine gerek olmadığı-
Dava konusu alacak likit olup, davacı yararına İİK’ nun 67/2 maddesi uyarınca tazminata hükmedilmek gerekirken, bu konudaki talebin reddi doğru görülmemiştir. Diğer yandan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı uyarınca hükmedilecek vekâlet ücreti asıl alacağı geçemeyeceği dikkate alınarak, red edilen kısım göz önüne alınarak vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.