Şirkete çıkartılan 89/1 haciz ihbarnamesinin yetkili kişinin adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeden doğrudan çalışana tebliğ edilmesi nedeni ile tebligat işleminin usulsüz olduğu ve bu nedenle 89/1 haciz ihbarnamesinde yazılı süre sona ermediğinden, borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılması hususunun gerçekleşmediği- Usulsüz tebligata dayalı çıkartılan 89/1 akabinde 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin yok hükmünde olduğu ve bu hususun süresiz şikayete tabi olduğu-
Mahkemece, iflas erteleme talebi ile ilgili ilanlar yapılmış ve kayyım atanmış ise de, kayyım atanmasına ilişkin karar ile kayyımın mahkemece belirlenmiş görevi ve yetkilerinin ve bunların sınırlarının ilanı ve ticaret siciline tescili ile erteleme talebinin ticaret siciline tescili gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olacağı- İflasın ertelenmesini isteyenin, bu kararın ilânı, gerekli yerlere bildirilmesi, atanacak kayyım için belirlenecek ücreti ve alınacak erteleme tedbirlerinin uygulanması için gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırması gerekeceği-
Asıl dava 17.05.2010, birleşen dava ise 03.06.2010 tarihinde, 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde açılmış, dilekçelerin teati aşamasından sonra tahkikat aşamasına geçilmiş olup; bu aşamada sadece HMK'nun 324. maddesi uyarınca, delil avansı istenebileceği-
Davacı şirketlerin hal-i hazırda borca batık olduğu, geçici mühlet içerisinde zararında artış olduğu, davacının her iki şirketin tek ortağı olup, her iki şirketin borcuna kefillik durumunun olduğu, davacıların geçici mühletten bu yana meydana gelen gelişmeler de dikkate alınmak sureti ile mâli durumunu iyileştirme ve önceden doğmuş ve gelecekte doğacak borçlarını ödeyebilecek duruma geleceğine dair gerçekçi ihtimalin bulunmadığı, ön projenin dilek ve temenniler üzerine kurulduğu, iyileşme ümidinin ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin olmadığı kanaatine varılmakla davacıların konkordato talebinin reddine, İİK 292/1-b bendi uyarınca iflâsa tâbi davacı şirketlerin iflâsına karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 04.10.2018 T. E: 1874, K: 16830-
Trafik kazası sonucu ölüm nedeni ile maddi tazminat-
Adli yardım talebinin kabulü halinde dava sırasında yapılması gereken giderler sonradan haksız çıkandan tahsil edilmek üzere Devlet tarafından karşılanacağı- Adli yardım talebi mahkemece yerinde görülmezse, bu durumda HMK.'nun ilgili maddeleri uyarınca, gider avansı hakkında karar verilmesi gerektiği- Mahkemece süresinde avans yatırılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmişse de, sürenin hakim tarafından belirleneceği hallerde makul bir sürenin verilmesi, verilen sürenin kesin olup olmadığının belirtilmesi ve yapılması istenen yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde sonuçlarının ne olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde ilgili tarafa bildirilmesi gerektiğinden, ve mahkemece verilen ihtarda yatırılması istenilen giderin ne için istenildiği, hangi kalem için ne kadar gider gerektiği hususları net olarak belirtilmemiş olduğundan, davacı vekiline usulüne uygun ihtar yapılarak kanun hükmüne göre işlem yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 
Mahkemelerce kesin sürelerin uygulanması esnasında yapılan hatalardan taraflar sorumlu tutulamayacağı-
Kooperatif genel kurulunca davalılar hakkında sorumluluk davası açılması ya da takip yapılması yönünde karar alındığına ilişkin bilgi bulunmadığı gibi, davacı vekiline kooperatif yöneticilerinin verdiği vekaletname ile takibin yapıldığı ve davanın açıldığı anlaşıldığından, mahkemece, davacı tarafa, HMK. mad. 52, 53 ve 54 uyarınca davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ve takip yapılmasına ya da açılan bu davaya ve başlatılan takibe muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazı için önel verilmesi ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile vekaletname vermesine ya da asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması, verilen süre içerisinde bu koşullar yerine getirilmez ise davanın reddedilmesi gerektiği-
Taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiğinin kabul edileceği, hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağının kalmayacağı, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.