Olayın meydana geliş şekli ve davacıdaki yaralanmanın niteliği dikkate alındığında davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda beden gücü kaybına uğrayan davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılmış ise de, davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği-
Hakimlerin hukuki sorumluluğunun HMK. mad. 47'de öngörülmüş olduğu- İcra mahkemesi kararlarının hüküm ve sonuç doğurması için kesinleşmesine gerek olmadığından, icra mahkemesi kararı ile "ödeme emrinin iptali"nin sonucu olarak taşınmaz üzerindeki haciz kalkmış olacağı ve bu kararın icra müdürlüğüne ibrazı ile mahcuz taşınmaz mülkiyeti üçüncü kişi üzerinde iken, haczin terkin edilmiş olduğu- Alacaklının takip konusu alacağını alıp almayacağı henüz belli olmadığından ve alacaklının tasarrufun iptali davası açabilme, borçlunun başka mal ve alacakları üzerine haciz koydurabilme ve alacağını tahsil edebilme imkanı varken takip dosyası işlemsiz bırakılarak bu davanın açıldığı görülmekte olup davacı vekilinin "geçici veya kesin aciz belgesi almadıklarını İİK'nun 277 ve devamı hükümlerine göre tasarrufun iptali davası da açmadıklarını" beyan ettiği de anlaşıldığından, icra hakiminin davaya konu kararı ile bir zararın meydana geldiğinin söylenemeyeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemi- Mahkemenin bozmadan önceki kararında, davacı için 58.053,28 TL’nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili kararı temyiz etmediğinden, usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak, önceki kararda hükmedilen tazminat miktarından fazlaya hükmedilemeyeceği-
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davaları-
Babalık davasının «süre aşımı nedeniyle» reddedilmesi halinde, bu davanın eklentisi niteliğinde olan maddi tazminat isteklerinin de red-dedilmesi gerekeceği–
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan davalı yönünden yeniden hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Traktör sürücüsü müteveffanın davalının işçisi olup olmadığı, davalının somut olayda adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğu olup olmadığının araştırılması gerektiği- Davacının bilirkişi raporuna itirazları da değerlendirilerek, hasarlı ve değişmesi gereken parçaların bedelinin, yapılması gereken işçiliklerin bedelinin kalem kalem gösterilmesi ve toplam hasar bedelinin hesaplanması konusunda aynı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınması gerektiği-
Şehir planı ve mimari projeden doğan mali ve manevi hakların ihlali nedeniyle FSEK 68. maddesi uyarınca tazminat istemi-
Hüküm fıkrası taraflara yükletilen hak ve sorumluluklar ile infaza elverişlilik yönünden açık olmayıp, taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte olduğundan bu yön 6100 sayılı HMK'ya açık bir aykırılık oluşturduğundan hükmün bozulması gerekeceği-
Manevi tazminat davalarında hükmedilecek paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek taz­minata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir ni­telik taşıyacağı, bir ceza olmadığı gibi mamelek huku­kuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edin­mediği, o halde bu tazminatın sınırının onun ama­cına göre belirlenmesi gerekeceği, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duy­gusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.