Karardan sonra yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun uyarınca bozmadan sonra ıslahın mümkün hale gelmesi ve bu değişikliğin usule ilişkin olması nedeniyle derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden mahkemece ıslahla arttırılan talebin de değerlendirilerek, sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği- Yapı kooperatifinin amacının ortakların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeleri karşılığında anasözleşmeye uygun, konut ya da işyeri teslim etmek olduğu, kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın, ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceğinin, hiç ödemesi yok ise konut karşılığı tazminat talep hakkı olduğu, eksik ödemesi olan bir üyenin ise, konut karşılığı tazminat talep hakkı olduğu-
Krediye bağlı işyeri sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemi- İhtiyari nitelikteki işyeri sigortası poliçesinin ilk prim taksidinin riziko tarihinden önce ödenmediği, davalı banka nezdinde prim ödemesi için yeterli mevcudun bulunduğu, davalı bankanın, aylık toplam 249,00 TL prim ödemesi için gerekli tutarın dosya kapsamındaki evraklardan anlaşıldığı üzere banka uhdesinde mevcut olduğu davalı Bankanın bunu prim ödemesi için kullanmadığı, sigortalı davacıya Yönetmelik hükümleri gereği bilgi vermesi zorunlu olduğundan ve bu bilgilendirmenin yapıldığı da ispat edilmediğinden, kusurlu olduğu- Davacı sigortalının da, ihtiyari nitelikteki işyeri sigorta poliçesinin priminin yatırılıp yatırılmadığı konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmeyişi nedeniyle müterafik kusuru olduğu-
Uyuşmazlık salt 506 sayılı yasadan kaynaklanmamıştır; uyuşmazlığın çözümünde yanlar arasındaki hukuki ilişkide öncelikle Borçlar Kanununun adam çalıştırma ilkeleri ve vekalet akdi hükümleri uygulanabileceğinden bu durumda açık kanun hükmü ile iş mahkemesinde görüleceği belirtilmemiş olan bu tür davaların genel mahkemelerde görüleceği-
Bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmazda tespit edilen eksik ve ayıplı işler bedelinin 7.200 TL olduğu yine ortak alandaki eksik ve ayıplı işlerden davacının arsa payına isabet eden miktarın 3.862,64 TL olduğu belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda belirtilen ve mahkemece “gizli ayıp” olarak kabul edilen imalatlar ile ilgili olarak; bu ayıpların “açık” yada “gizli” olup olmadığı ve “gizli ayıp” olarak nitelendirilen ayıplar yönünden kullanım vs durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu ya da oluşacağı ve bunu tüketicinin ne zaman fark edebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi de göz önünde bulundurularak, yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği- Gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “hemen ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğinin ispat yükü davacıda olup site yönetiminin veya diğer tüketicilerin, tüketici adına ayıp ihbarında bulunma hak ve yetkisi bulunmadığı- Bilirkişi heyetinden “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatların, “açık” ya da “gizli” ayıplı olup olmadığı ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman fark edebileceği zaman dilimi ile davacının taşınmaz ve ortak alandaki bir kısım ayıp ve eksiklikleri bildiren başvuruları da değerlendirilerek gerekçeli ek rapor alınması gerektiği-
7. HD. 28.11.2024 T. E: 390, K: 5343
Acela haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaların duracağı ve ancak alacaklıların bu davalara; ikinci toplanmasından itibaren 10 gün sonra devam edebileceği-
Yerel mahkeme karar gerekçesinin dava konusu trafik kazası ile ilgili olmadığı, tamamen farklı bir kaza nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğunun, dolayısıyla denetime imkan bulunmadığının anlaşıldığı, HMK.'nun 297. maddesinde belirtilen hükümlere uymayan, gerekçesi denetime imkan vermeyen mahkeme hükmünün bu nedenle bozulması gerektiği-
Hükmün sadece davada taraf olanlara yönelik olarak verilebileceği; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen tarafın, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi “mecburi dava arkadaşlığı” dışında ıslah yolu ile dahi taraf değiştirilemeyeceği; ihbar olunan kimsenin HUMK. mad. 49. vd. (HMK. 64. ve 69. maddeleri) uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı ve bu kişi aleyhine hüküm de kurulamayacağı-
Hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat talebine-
Davanın marka ve tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men'i, ref'i ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu- İlk derece mahkemesince "Ürünlere ve tanıtım evrakına el konulmasına, el konulan ürün ve tanıtım evrakının masrafı davalıdan alınarak imhasına" karar verildiğinden, bilirkişi raporunda davalının satışa konu edemeyeceği imha edilmesi gereken 1890 adet ürün dahil edilerek toplam 3390 adet ürün üzerinden yapılan hesaba göre karar verilmesinin isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.