Tebliğ işleminin geçerliliğinin, PTT memurunun yapacağı tahkikata göre muhatabın bu adreste bulunduğunun tesbitine ve bu işlemi tebligat parçasına yazarak maddede belirtilen kişilere imzalatmasına bağlı olduğu, gerekli tevsik işleminin hakimin denetimini sağlayacağı ve muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacağı, tebligatlarda tebliğ tarihinin iki numaralı fişin (ihbarnamenin) kapıya yapıştırıldığı tarih olduğu, tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesinin ve geçerli sayılabilmesinin, PTT memurunun araştırmayı mutlaka yapmasına ve muhatabın o anda adreste olmamakla birlikte tevziat saatlerinden sonra geldiğinin tevsik edilmesine bağlı olduğu, eğer açıklanan durumu beyan eden ilgililer imzadan çekinirlerse PTT memurunun, çekinme nedeniyle araştırma sonucunu kendisi imzalamakla yetineceği-
Tebligata ilişkin mazbatada tebligatın Yasanın 21.maddesine göre yapıldığı yazılı ise de, tebliğ mazbatasında muhatabın adreste bulunmama sebebi tevsik edilmediği gibi komşunun isim ve imzası da alınmadığından ve imzadan imtina ettiğine ilişkin bir açıklama da yapılmadığından tebligatın usulsüz olduğu-
Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin şikayetçiye bizzat tebliğ edildiği, tebligatlardaki imzalara yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı, üçüncü haciz ihbarnamesinin ve 103 davetiyelerinin usulüne uygun tebliğ edilmediğine dair herhangi bir iddia ileri sürülmediğinden, üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ tarihi esas alındığında icra mahkemesine başvurunun yasal 7 günlük süreden sonra olduğu, bu gerekçeye göre ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu-
; kesinleşen takip nedeniyle kiralananın tahliyesi istemi-
Davacılar, fazla haklarını saklı tutarak bu davayı açtıklarından, dosya içerisindeki birden fazla bilirkişi raporundan hangisine itibar edildiği ve buna göre de davacıların isteyebileceği toplam bedelin hükmün gerekçe kısmında açıkça belirtilmesi gerektiği gözetilmeden, dava dilekçesinde talep edilen bedelin bilirkişi raporlarındaki miktarlardan az olduğu ifade edilerek hangi raporun kabul edildiği ve bunun gerekçeleri belirtilmeksizin hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Satış ilanının borçlunun adresinde bulunmadığı tespit edilmeksizin doğrudan aynı adreste bulunan eşine tebliğ edildiği, bu sebeple borçluya yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Ödeme emri tebliğ işleminin, “ Adreste kimse bulunamaması üzerine, adresin kapalı olması sebebi en yakın komşu, kapıcı veya yöneticiye sorulmuş, verilen sözlü beyanda muhatabın geçici olarak çarşıya gittiğinin beyan edilmesi üzerine tebliğ imkansızlığı sebebiyle tebliğ zarfı (ismi ve yetkili olduğu mahalle net olarak okunamayan) muhtara teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşusu F.D.'a haber verildi....” şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmak istendiği, ancak tebliğ mazbatasında, bilgisine başvurulan kişinin kim olduğu ve sıfatı konusunda hiçbir bilginin bulunmadığı, beyanlarının tebliğ mazbatasına yazılıp imzalatılmadığı, imzadan çekinme hali var ise, bu durumun da tesbit ve tevsik edilmediği, dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunun anlaşıldığı, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı-
Tebliğ şerhinde, muhatabın adreste bulunmama nedeni kanunda belirtilen kişilerden sorulmadığı ve adrese dönüp dönmeyeceği tesbit edilmediği için yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu; öte yandan Tebligat Kanunu'nun 23/2. maddesi gereğince tebliğ mazbatasında tebliği isteyen tarafın adı, soyadı ve adresi de yazılı olmadığından tebliğ işleminin bu hali ile de usulsüz olduğu-
Davalı anonim şirket hakkında açıldığı beyan edilen iflas talebine ilişkin dava dosyasının celbi ile ticaret sicil memurluğundan da sorulmak suretiyle davalı anonim şirketin hükmi şahsiyetinin devam edip edilmediğinin tespiti ile eğer tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması suretiyle bu kişilere dava dilekçesi, karar ve bozma ilamı yöntemince tebliğ edilmeli ve taraf teşkilinin sağlanmasının gerekeceği-
Borçlu şirkete gönderilen satış ilanı, sekreter olduğunu beyan eden kişi imzasına tebliğ edilmiştir; ancak, tebliğ tarihi itibariyle borçlu şirketin yetkili temsilcisinin A. C. olduğu, sekreter olduğunu beyan eden kişinin ise şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı, dosyada bulunan imza sirkülerinden anlaşıldığından ve diğer yandan şirket adına tebligat yapılan kişinin şirketin memur veya müstahdemi olduğu kabul edilse dahi, bu kez, selahiyetli mümessilin iş yerinde bulunmadığı veya evrakı alamayacak durumda olduğu hususu, tebliğ memurunca araştırılıp tebliğ mazbatasına şerh edilmediğinden yapılan tebligatın yine usulsüz olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.