Takibe konu olan faturada döviz kuru açıkça belirtilmiş olup, geç ödeme halinde davacının kur farkını isteyebileceği-
Derneğin bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 33. maddesinin yollaması ile Türk Medeni Kanunu'nun 50. maddesi hükmüne göre tüzel kişinin iradesi organları aracılığı ile açıklanacağı ve organların hukuki işlemleri ve diğer tüm eylemleri ile tüzel kişiyi borç altına sokacakları-
HUMK. 67/I (şimdi; HMK. 77/1) uyarınca -gecikmesinde zarar umulan hallerde- icra müdürünün, vekaletnamesini getirmesi için, vekile kesin süre vererek, vekilin yaptığı itirazı kabul etmesi gerekeceği- «İcra işlemleri»nin, HUMK. 67/I’de (şimdi HMK. 77/1'de) bahsi geçen «gecikmesinde zarar umulan haller» niteliğinde olduğu-
Yerel mahkemenin tebliğ giderinin bulunmaması nedeniyle yenileme istemini kabul etmeyip; dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yasal üç aylık süresi içinde geçerli bir yenileme talebinde de bulunulmayıp, dosya yenilenmediğinden, davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin yerinde olduğu-
Takip konusu senedin düzenlenme yerinin “D. Beyazıt” olduğu, bu hali ile düzenlenme yerinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta yer almadığı görüldüğünden, düzenlenme yeri belirlenmeyen bu belgenin kambiyo vasfının bulunmadığı-
Kesin sürede bildirilmeyen delillere dayanılarak kadının az kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte, davalı-karşı davacı kadından kaynaklı geçimsizliği kabule elverişli başkaca da somut sebep ve delillerin tespit edilemediği, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsurunun erkeğin davasında gerçekleşmediği, bu durumda, erkeğin davasının reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat ile nafakaların miktarlarının uygun olduğu ve erkeğin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddi gerekeceği-
Anılan yasa hükmünde “... pul tamamlanmadıkça vekaletnamenin işleme konulmayacağı...”nın belirtildiği gözetildiğinde davanın açılmamış sayılmasına değil dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacakları bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti alacaklarının gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alındığında, bu alacaklar bakımından hukuki yararın bulunmadığı-
Mahkemece, davalıya HMK'nın 222/3. maddesi uyarınca kanuna uygun olarak tutulmuş defterlerini ibraz etmesi, etmediği takdirde davacının defterlerindeki kayıtların davacı yararına delil olarak kabul edileceği ihtarına havi aynı Yasa'nın 94. maddesi gereğince kesin süre verilip süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarının da HMK'nın 222/3. maddesi gereğince bildirilerek ihtar edilmesi, davalıya bu yönde bir ihtar tebliğ edilmesi gerekeceği-
İhtiyati hacze konu çekte lehdar olarak görünen borçlunun açık adresi ihtiyati haciz talep dilekçesinde belirtilmemişse de, HMK'nın 119/2. fıkrası uyarınca bu eksikliğin giderilmesi konusunda, ihtiyati haciz isteyen(alacaklı) vekiline eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verilmesi ve bunun sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.