Dava şartı noksanlığının, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği- Somut olayda davacı erkeğin yargılama devam ederken ölümü üzerine önceki eşinden olan çocuğunun mirasçısı olarak Türk Medeni Kanunu’nun kendisine tanıdığı "sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespitine" yönelik olarak davaya devam edebilme hakkını kullanarak davayı sürdürebileceği-
Pay sahiplerinin şirkete sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyeceği; tasfiye paylarına ilişkin haklarının saklı olduğu, dolayısıyla, kooperatifin iflasına karar verilmesi halinde, kooperatifin iflas masasına kaydedilmesini isteyemeyecekleri, zira üyelerin kooperatif sermayesi mahiyetinde ödedikleri meblağların öncelikle ''kooperatif borçlarının'' ödenmesi için kullanılacağı, şayet iflas tasfiyesi sonucunda artan meblağ kalırsa, kalan bu meblağ üzerinde kooperatif üyelerinin payları oranında hak sahibi olacakları, bu nedenlerle iflas sıra cetvelinin düzenlenmesi aşamasında üyelik aidatı olarak kooperatife konulan sermayenin masaya kayıt-kabulünün mümkün olmadığı, davacının kooperatif üyesi olduğu ve ödediği bedelin sermaye payı olduğu, bu nedenle davacının sermaye payını iflas masasına alacak olarak kaydettiremeyeceği dikkate alınarak davanın tazminat yönünden de reddi gerekirken bedelin iflas masasına kaydının doğru olmadığı-
Davalı Tapu Sicil Müdürlüğü’nü temsilen duruşmaya katılan Hazine vekili yararına vekalet ücreti taktir edildiğine göre ve asli müdahale söz konusu olmadığından feri müdahil lehine vekalet ücreti taktir edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Uyuşmazlığa konu dava 20.09.2010 tarihinde açılmış olup, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut olmadığı-
Davalıya HMK 240. ve devamı maddeleri uyarınca adreslerini bildirdiği tanıklarını dinletme imkanı tanınması ve dinlenebildikleri takdirde de toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı ön incelemeyi izleyen tahkikat duruşmasında tanıklarının hazır olduğunu belirttiğine göre, HMK. mad. 243 gereğince, tanıkların dinlenip sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası-
Taraflara «tanıklarını duruşmada hazır bulundurma» zorunluluğu-nun yüklenemeyeceği–
Bir dava, davanın temeli olan uyuşmazlık konusu olayın meydana geldiği değil, uyuşmazlığın yargı önüne getirildiği tarihteki yargılama kurallarına tabi olacağından yargılama sırasında yargılama kuralları değişirse, o noktadan itibaren kural olarak yeni kuralların ve yeni usul hükümlerinin ne zaman yürürlüğe gireceği kanunda açık olarak düzenlenmişse, bu düzenlemeye göre yeni usul kurallarının zaman bakımından uygulanacağı-
Uyuşmazlık, davalının 2012/06346 sayılı tasarım belgesinin gerçek hak sahibi olup olmadığına ilişkindir...
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.