Tefhim edilen (direnme) kararda, hükmün sadece dava konusu edilen alacakları kapsadığı, yargılama giderleri ile ilgili hüküm fıkrası bulunmadığı, tefhim edilen hükmün gerekçe içermediği görüldüğünden, temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliği ile başlayacağı- Mahkemenin hüküm vermesi için, kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmanın hâkimin görevi olduğu, ancak hâkimin tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkân vermeyeceği veya hatırlatamayacağı, bu durumda mevcut olmayanın talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil, talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesinin söz konusu  olduğu- Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, iş yerine giriş çıkışı gösteren belgelerin, iş yeri iç yazışmaların delil niteliğinde olduğu, ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerektiği- Tarafların üzerinde serbestçe taraf edebilecekleri, "taraflarca hazırlama ilkesi"ne tabi davada delil bildirmeyen davalı Belediyenin mahkemece iki kez müzekkere ile istenmesine rağmen fazla çalışmaya esas olabilecek vardiya ve izin çizelgeleri ile puantaj cetveli ve benzeri belgeleri göndermediği, ancak davacının Belediyenin işçisi olmadığını belirterek hizmet alım sözleşmeleri ile bir adet şartname gönderdiği, ayrıca davacıyı çalıştıran alt işverenlere de özlük dosyaları için yazı yazıldığı ancak müzekkerelerin biri hariç tebliğ edilemediği anlaşıldığından, mahkemece eksik araştırmayla kurulan bir hükmün söz konusu olmadığı ve mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu-
Alacaklı vekilinin elektronik imzalı olarak sunduğu süre tutum dilekçesinin aynı gün havale edilip onaylandığı görülmüş olup, bu durumda temyizin süresinde olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığından HMK mad. 353/1-b-1. istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektği-
İşe iade davalarında, temyiz üzerine verilen Yargıtay Özel Daire kararının kesin nitelikte olduğu-
Gerekçeli kararın davacı vekili adına stajyer avukatına kalemde elden tebliğ edildiği, ancak dosyada adı geçen kişiye davacı vekili tarafından verilmiş yetki belgesine rastlanmadığı gibi süre tutum dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmesine rağmen, davacının üzerine düşen temyiz harcının da tamamlattırılmadığı anlaşıldığından, öncelikle noksan temyiz harç ve giderinin tamamlatılması ve adı geçen stajyer avukat adına düzenlenmiş yetki belgesinin sunulması için davacı vekiline usulüne uygun şekilde muhtıra çıkarılması, yetki belgesinin ibraz edilmemesi halinde davacı vekiline gerekçeli kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek ilgili belgeler dosyaya eklendikten sonra gönderilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak işin, HMK’nın 342/3.maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapmak olduğu, şayet, incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık tespit edilmez ise, işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı tespit edildiğine göre, HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, HMK’nın 352. maddesi gereği usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
............... tarihli 89/1 haciz ihbarnamesinin bila tebliğ işleminde tebligat mazbatasında; ''Tebligat üzerindeki adrese gidildi. Muhatabın taşındığını belirten ...........'ın sözlü beyanından anlaşılmış olup, Muhtarlık kayıtlarında kaydı bulunmadığı, Mahalle Muhtarı ............'ın imzalı beyanı olarak iade'' ibareleri yer almakta olup, tebliğ mazbatasında beyanı alınan .............'ın imzası alınmadığı gibi, imzadan imtina ettiğine dair de bir ibare olmadığı, bu hususun Tebligat Yönetmeliği'nin 30'ncu ve 31'nci maddelerine aykırı olduğu, bu bila tebliğ işlemine dayalı olarak 18.02.2019 tarihli Tebligat Kanunu md. 35/4'e göre yapılan 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin ve daha sonra çıkarılan 89/2 ve 89/3'e dair tebligatların da usulsüz olduğu, şirkete gönderilen 103 davetiyesinin tebliğ tarihinin 22.06.2019 ve yine şirkete gönderilen temlik muhtırasının tebliğ tarihinin de 22.06.2019 tarihi olduğu görülmekle, şikayetçi şirketin usulsüz tebliğe dayalı şikayet tarihi 19.06.2019 olduğu anlaşılmakla haciz borçlusu şirketin şikayet tarihinden önce hacizden haberdar olduğuna dair dosya kapsamında herhangi bir belge bulunmayıp, haczin öğrenilme tarihinin şikayet tarihi olarak kabulü gerekeceği, borçlunun muttali olduğu kabul edilen tarihten itibaren yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde şikayette bulunduğu anlaşılmakla, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin muttali olunan tarih (19.06.2019) olarak düzeltilmesine ve buna dayanarak yasal dayanağı kalmayan 89/2 ve 89/3 ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin reddi yönündeki hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Üçüncü kişinin İİK. m.96 vd. dayalı istihkak iddiasına ilişkin davada, hacizlerin kaldırılmasına ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine borçlu hakkındaki haczin geçerliliği ortadan kalkacağı için bu dava konusuz kalacağından ve bu durum istihkak davasının şartlarına doğrudan etki edeceği için mahkemece sonucun bekletici mesele yapılmasının gerektiği-
Gerekçeli kararın borçlu vekiline 09.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilince 18.12.2020 tarihinde verilen gerekçeli istinaf sebeplerini bildirir dilekçenin yasal süresinde sunulduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, gerekçeli istinaf isteminin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile sadece kamu düzeninden inceleme yapılarak yazılı gerekçe ile istinaf talebinin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvuru süresi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren on gün olduğu, kararın şikayetçi borçlu vekilinin yüzüne karşı 13.9.2019 tarihinde verildiği, borçlu vekilince süre tutum dilekçesi sunulmadığı gibi, istinaf talebinin kararın tefhiminden itibaren yasal 10 günlük süreden sonra 27.12.2019’da yapıldığı, buna göre istinaf isteminin süresinde olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.