Pandemi nedeniyle, "7226 s. K. ile belirlenen durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan sürelerin, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılacağı", "15/06/2020 tarihine kadar duran sürelerin bu tarihten itibaren yeniden işlemeye başladığı" ve "uzamış sürenin son gününün, 30/06/2020 tarihi olduğu"- Mahkemenin gerekçeli kararının davacılara 10.06.2020 tarihinde durma süreleri içerisinde tebliğ edildiği ve gerekçeli istinaf sebeplerini içerir dilekçenin ise 29.06.2020 tarihinde 15 günlük uzama süreleri içerisinde verildiği, o halde; Bölge Adliye Mahkemesi’nce, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği gözetilerek, gerekçeli istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince; borçlunun süre tutum dilekçesi içeriği gözetilerek yalnız kamu düzeniyle ilgili hususların incelenmesi ile yetinilmesi gerekirken, süresinden sonra sunulan gerekçeli istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenler esas alınarak, borçlu itirazı ve cevap dilekçesi kapsamı ile dar yetkili icra mahkemesinde İİK.269 vd. maddeleri gereğince çözümünün mümkün olmadığı, ihtilafın esastan çözümüne yönelik karar verilemeyeceği gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı şirkete tasfiye memurunun atandığı anlaşıldığından, gıyabi hükmün şirketi temsile yetkili tasfiye memuruna, ticaret sicilinden gelecek numara ile birlikte belirtilen adresine veya mernis adresine yöntemince tebliğ edilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, yasal 10 günlük süre içerisinde istinaf sebeplerini belirtir dilekçe verilmediği ve kamu düzenine ilişkin re'sen dikkate alınacak istinaf sebeplerinin de bulunmadığı değerlendirildiğine göre, ”istinaf isteminin reddine” karar verilmesi gerekirken “gerekçeli istinaf dilekçesi yasal süresinde sunulmadığından istinaf talebinin reddine” şeklinde tesis edilen hükmün isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince verilen kararın borçlu vekiline 18.04.2017 tarihli celsede tefhim edildiği, borçlu vekilinin süresi içinde, yani 19.04.2017 günü, usulüne uygun şekilde istinaf dilekçesini (süre tutum) verdiği, gerekçeli kararın 31.05.2017 tarihinde tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin 13.06.2017 tarihinde süresinden sonra verildiği somut olayda bölge adliye mahkemesince yapılacak işin, istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar vermesi gerektiği-İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesi'nce, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kaleminin “temyiz harcı veya giderini tamamlaması için” temyiz edene süre veremeyeceği-
İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereği, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık yönünden bir değerlendirme yapılmadan HMK’nun 352. maddesi gereği reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Yasal sürede istinaf süre tutum dilekçesi sunulmasına rağmen, gerekçeli karar tebliğinden itibaren 10 günlük yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığından, istinaf süre tutum dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesinde değerlendirilemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı tespit edildiğine göre, HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu yanca tefhim edilen ilk derece mahkemesi kararına karşı, 30.12.2019 tarihinde süre tutum dilekçesi ile istinaf yoluna başvurulduğu, 15.01.2020 tarihinde gerekçeli kararın tebliğ edildiği ancak gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı görülmekte olup, her ne kadar dairenin; İİK’nun 150/e fıkrasının mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, buna göre takibin düşmesi halinde ihalenin de feshi gerekeceği yönünde eski kararları bulunmakta ise de, değişen içtihatlara göre; bu hususun re'sen gözetilemeyeceği anlaşılmakla, somut olayda davacı/borçlunun bu iddiayı istinaf başvurusunda ileri sürmemesi karşısında artık mahkemece bu nedenle ihalenin feshine karar verilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.