Davacı tarafın icra takibine konu beş adet bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açtığı, mahkemece 13.11.2013 tarihinde alınan bilirkişi kurulu raporuna göre imzaların davacıya ait olduğunun belirlendiği, itiraz üzerine 24.06.2014 tarihinde Adli Tıp Kurumundan alınan bilirkişi raporuna göre imzaların davacıya ait olmadığının bildirildiği, her iki rapor arasında çelişki oluşması nedeniyle telafi edici olan 1. ve 2. raporu veren heyetler dışındaki kişilerden oluşacak yeni bir heyetten alınacak rapor ile imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi gerekirken tekrar 2. raporu veren Adli Tıp Kurumundan 2. raporu düzenleyen kişilerinde aralarında bulunduğu heyetten alınan rapora göre karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
İmza incelemesi sonucunda, bilirkişilerden alınan iki rapor arasında çelişki bulunması halinde -bu raporlardan birisi Adli Tıp’tan alınmış olsa dahi- mutlaka çelişkinin giderilmesi için üçüncü kez inceleme yaptırılması gerekeceği–
3. HD. 16.02.2016 T. E: 135, K: 1986-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi istemi-
Raporda keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan 13.06.1984 tarihli kıyı kenar çizgisinin çakıştığı, buna göre dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı, Mahkeme'nin 1986/233 Esas sayılı dosyasında bulunan 14.12.1998 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen kıyı kenar çizgisinin doğru olmadığının belirtildiği, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunun bir jeoloji mühendisi ile bir harita-kadastro mühendisinin katılımıyla düzenlendiği, ayrıca raporda belirtilen hususların hangi bilimsel verilere dayandığının, kıyı kenar çizgisinin nasıl tespit edildiğinin denetime elverişli bir şekilde izah edilmediği, bundan ayrı, Mahkeme'nin 1986/233 Esas sayılı dosyasında bulunan 14.12.1998 tarihli bilirkişi raporuyla hükme esas bilirkişi raporu birbiriyle çelişmekte olup mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Erken tahliye nedeniyle mahrum kalınan kira alacağının tahsili istemi-
Somut olayda 28.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranları hükme esas alınarak davacı lehine uygun bir manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Mahallinde keşif yapılmaksızın, evrak üzerinde düzenlenen önceki çelişkili raporların bir geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece mahallinde uzman bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle keşif yapılıp, tesisin tükettiği gücün tereddüde yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerektiği-
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.