Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer almasının zorunlu olduğu, ancak yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabileceği- Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemeyen dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebileceği ve bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından HMK. 124 gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebinin kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmesi gerektiği-
Tapulu bir taşınmazın zilyetlikle edinilmesi TMK'nun 713/2. maddesindeki koşulların aynı Kanun'un 713/1. maddesindeki diğer koşullarla birleşmesi halinde olanaklı olacağı; bunun haricinde tapulu yerin zilyetlikle iktisabının mümkün olmayacağı-
Taşınmazın her iki tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde sahih esasa dayalı tapu kaydına üstünlük tanınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazda tarafların dayandığı her iki tapu kaydında ilk malikin Hazine olduğu, her ne kadar davalılara ait tapu kaydının geldisi daha eski olsa da, malik Hazine çekişmeli taşınmazı fiilen Toprak Tevzi Komisyonu aracılığıyla 4753 sayılı Yasa uyarınca davacı tarafa 1954 yılında devrettiğinden taşınmazda davacı tarafın zilyet olduğu, Hazinenin fiili kullanımını ve tapusunu devrettiği taşınmazı bu sefer 1997 yılında ihale ile davalı tarafa sattığı, bu durumda davacı tarafın malikliğinin daha önce ve geçerli bir hukuki nedene dayalı olması nedeniyle, mükerrer olduğu tespit edilen 583 nolu parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davanın kabulü halinde sadece mükerrer tapu kaydının iptali ile yetinilmesi gerekirken, davacı adına aynı yere ilişkin ikinci bir tapu kaydının oluşmasını sağlayan ve infazı mümkün olmayacak şekilde tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil kararı verilmesi isabetsiz olduğu gibi, mükerrer olmadığı tespit edilen fen bilirkişi raporundaki B harfi ile gösterilen 4.181,00 metrekarelik kısım hakkında da iptal kararı verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, yargılama sırasında davalılar tarafından davacı aleyhine açılan mükerrer tapu kaydının iptali istemli dava ile birleştirildiği halde mahkemece birleştirilen bu dava hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş olması, ayrıca karar başlığında birleştirilen davanın ve taraflarının ayrı ayrı gösterilmemesi de hatalıdır.
Santral kaynaklı bir zararın doğduğu bilirkişi incelemeleriyle tespiti ile; zarar hesaplanırken, brüt gelirden üretim giderleri çıkartılarak net gelir belirlenmeli ve hangi yıla ilişkin ürün zararı isteniyorsa o yıla ilişkin veriler esas alınacağı-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında paylaşılıp her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, ve kötü niyet iddiasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği-
Çekişmeli taşınmazın önceki çalışmaya konu edilmediği anlaşıldığından, ilan edilen orman kadastrosununda kesinleştiğinden söz edilemeyeceği, mahkemece, bozma kararı öncesinde olduğu gibi, taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile işaretli bölümün kesinleşen orman sınırı içinde kalması nedeniyle orman niteliği ile tesciline karar verilmişse de, taşınmazın kesinleşmiş bir orman sınırlamasına konu edilmediği kabul edilerek, orman sayılan yerlerden olup olmadığının eski tarihli resmi belgelere göre belirlenmesi gerektiği- Mahkemece yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, bunun yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında uzman üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumun saptanması; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan hükümler yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa da, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmesi; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dosyaya eklenmesi, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, tüm belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri uygulamaya ve araştırmaya dayalı, krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınması, uygulamada komşu parsel tutanaklarından yararlanılması, komşu parsellerde açılmış aynı nitelikte bir dava olup olmadığı araştırılması gerektiği- 6099 s. K. 16. maddesi ile 3402 s. Kanuna eklenen 36/A. maddesi gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemi-
3. HD. 04.10.2018 T. E: 2016/22131, K: 9619-
8. HD. 15.10.2018 T. E: 13234, K: 17327-
Kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuki değer verilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.