Mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılmak suretiyle kamu malı niteliğinde olan yerlerden geçit hakkı tesis edilemeyeceği ve geçit davalarında uygulanan kesintisizlik ilkesi göz önünde bulundurularak, lehine geçit hakkı tesisi istenilen taşınmazın yola ulaşımının sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılması, bilirkişi tarafından belirlenen tüm alternatif güzergahlar tek bir krokide-raporda denetime elverişli olarak gösterilmesi, en uygun alternatif belirlendikten sonra, usulüne uygun olarak geçit hakkı bedelinin depo edilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Davacının sahte vekaletnameye dayalı olarak satın aldığı taşınmazın, sonradan yolsuz tescil nedeniyle tapu kayıtlarının iptal edilerek asıl maliki adına tescil edilmesi nedeniyle uğradığı zararın vekaletname düzenlenmesi ile bu sahte vekaletnamenin tapuda yapılan tescil işlemine dayanak olarak alınmasıyla ortaya çıktığı, bu durumda, davacının zararı ile tapuda yapılan işlem arasında uygun illiyet bağının kesildiğin söz edilemeyeceği gibi vekaletnamede kullanılan asıl malike ait olduğu belirtilen sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunmaması nedeniyle de davalı noter vekilinin kendisinden beklenen dikkat ve özeni gösterdiğinden bahsedilemeyeceği, davacının zararı, sahte vekaletname ve tapu idaresinde yapılan işlemden kaynaklandığından kusursuz sorumluluk ilkelerine göre zararın tazminine ilişkin koşulların oluştuğu ve tazminat miktarının yöntemince belirlendiği anlaşıldığından, Hazine ve Noter vekili aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Satış vaadi sözleşmesinin tapu siciline şerhi tarihinden itibaren yasal beş yıllık süre geçtiği halde sicilden terkin edilmediği için, satış vaadine ilişkin bu şerhi görerek taşınmazı satın alan davalının iyiniyetli temellük eden olduğunu kabul etmenin olanaklı olmadığı ve davacının 4721 sayılı kanun mad. 716 gereğince açtığı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini istemekte haklı olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucu kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana getireceği, usulî kazanılmış hak olarak tanımlanan bu müessesenin, uzun yıllardan beri Yargıtay uygulamaları ve öğretide benimsenen, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana esaslardan olduğu-
Kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışının (ihalesinin) KDV den istisna olduğu, bu satışların müzayede suretiyle gerçekleşmesinin belirtilen duruma etkisinin olmadığı (3065 s. K. mad. 17), şirketlerin de kurum kavramının içinde yer aldığı- İcra müdürünün tapu harçları konusunda karar verme yetkisinin olmadığı-
İİK.’nın 337/a maddesinde düzenlenmiş bulunan “ticareti terk suçu”nun ticaret şirketi temsilcileri tarafından işlenemeyeceği-
Arsa Ofisi Kanunu ile konulan sınırlandırmanın kamu hukukundan doğan bir sınırlandırma olduğu, tarafların iradesi ile sınırlandırmanın değiştirilmesi veya kanunda öngörülen şartlar gerçekleşmeden sınırlan-dırmanın kaldırılmasının mümkün olmadığı (MK. 731)- Antalya İli Özel İdaresi tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğünden satın alınarak, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasının sağlanması amacıyla Valilik ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen protokol gereği ofise devredilen arsaların ofisçe kooperatiflere devri ve kooperatif ortaklarına dağı-tı-mını takiben 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 11’nci maddesi uyarınca tapu kayıtlarına konulan “satış şartlarına uygun inşaat ikmal edilmedik-çe üçüncü şahıslara satılamaz, bağışlanamaz veya haczolunamaz” yolundaki şerhin hüküm ve sonuçlarının sözleşme ile ortadan kaldırılamayacağı, değiştirilemeyeceği ve süre sonunda bu şerhin hükümsüz hale gelmeyeceği"ne ilişkin İçtihadı Birleştirme Kararı-
Uyuşmazlık; dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle dava konusu taşınmazların davalıya devrinde davacı ve müteveffa kardeşinin aldatma yoluyla iradelerinin sakatlandığı ve bu suretle aynı devre dair aşırı yararlanma iddialarının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır..
Beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemeyeceği- Kendisine satış ilanı tebliğ edilmeyen ilgilinin ihalenin feshini isteme süresinin, öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı-
Yasaya açıkça aykırılık oluşturan sicilin dayanağı idari işlem şeklen ayakta olsa bile bu tasarrufa hukuki netice bağlanamayacağı, başka bir ifadeyle böyle bir işleme dayalı tescilin yolsuz olacağı ve idari işlemin ayakta olmasının yolsuz tescil olma durumunu değiştirmeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.