Tanzim tarihi bulunmayan çekin, on yıllık zamanaşımı süresine bağlı olduğu–
Tapudaki dayanağı bulunmayan “hacizlidir” şeklindeki şerhin kal-dırılmasının hazine aleyhine dava açılarak sağlanabileceği-
İcra Müdürlüğünün; borçlunun tüm mal varlığını araştırma ve alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamakla görevli olduğu, alacaklının bu yöndeki bir bilgiye kendisinin ulaşamayacağı, ancak bu talebin yerine getirilmesi halinde elde ettiği pasif taşınmaz kaydı vasıtası ile İİK.'nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanına sahip olacağı, pasif tapu kaydı sorgulamasında ulaşılacak bilginin borçlu adına daha önce kayıtlı bulunan taşınmaz bilgisi olduğu, bu bilginin taşınmazın şimdiki maliki hakkında herhangi bir veri içermeyeceği, bu yöndeki talebin icra müdürlüğünce ve özellikle de dosyanın infazına yarar sağlamayacağı gerekçesi ile mahkemece reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tapudaki kayıt düzeltimleri için öncelikle ilgili tapu müdürlüklerine başvuru yapılması gerekecek olup, Tapu Sicili Tüzüğü gereğince öncelikle tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedür izlenmeden doğrudan dava açılması halinde davanın usulden reddine karar verileceği-
3116 sayılı Kanun kapsamındaki orman tahdit çalışmalarına göre orman sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada; bilirkişilerin rapor içeriğindeki ifadeleriyle Ek-5 numaralı krokide gösterilen tahdit hattı çeliştiğinden, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmadığı- Dosyanın aynı bilirkişilere tevdii ile ek rapor aldırılarak bahsi geçen çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmasının gerektiği-
“Tapu kaydındaki baba adının düzeltilmesi ve soyadının eklenmesi istemine ilişkin davanın, Medeni Kanunun 1027. maddesi uyarınca adli yargı yerinde görülmesinin gerektiği” hakkında uyuşmazlık Mah. K.-
Zararın tapu sicilinin tutulmasından değil, sicilin düzenlenmesinden kaynaklandığı durumlarda devletin sorumluluğunun söz konusu olmayacağı-
Haciz tarihinde takipte taraf olmayan 3. kişi adına kayıtlı olan taşınmazın borçlunun borcu için haczinin mümkün olmayacağı, uyuşmazlığa konu tescil kararı hacizden sonra verilip kesinleştiğinden taşınmazın, haciz şerhi ile birlikte 3. kişilere intikal edeceği, bu durumun, TMK mad. 1023'te tanımlanan 'tapuya güven ilkesinin' de doğal bir sonucu olduğu, sonuç itibari ile, haciz tarihinde borçlu taşınmazın hissedarı olduğundan ve haciz tarihinden önce davacı ve diğer mirasçılar lehine verilmiş ve kesinleşmiş bir tapu iptal ve tescil kararı bulunmadığından konulan haczin yasaya uygun olduğu-
Davalı, tapu sicilinin güvenilirliği ve aleniyetinden istifade ederek sicilden edinen kişi konumunda olmayıp, sicilin dayanağı yok hükmündeki belgeden edinen ve ilk el konumunda bulunan kişi olduğundan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Borçlu ...’a babası .....’dan veraseten intikal edecek taşınmazlar üzerinden (şimdiden) haciz konulması konusunda, icra müdürlüğünce tapu sicil müdürlüğüne haciz müzekkeresi (yazısı) yazılamayacağı...
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.