Soyut nitelikteki bilirkişi ve tanık beyanları bir değer taşımayacağından taşınmaz üzerinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan, zilyetliğin başlangıcı, süresi ve niteliği konusunda yer ve zamana dayalı bilgiler alınması; davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmesinin gerekeceği-
Tapu kaydı, tapulama tutanağındaki açıklamalara ve dayanak tapu kaydına göre; kayıt maliki F. kızı Mahdume'nin tapu kütüğündeki bilgilerden kim olduğu anlaşılan ve bilinen kişi olup, davacı lehine TMK'nun 713/2. maddesinde yazılı ''maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan'' hukuki sebebine dayalı kazanma koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmadığı-
Murisin terekesi elbirliği hükümlerine tabi olup, çekişmeli taşınmazların paylaşma ya da bir başka hukuki işlemle davalı tarafa geçtiği ispat edilemediğine göre; 3402 sayılı Kanun'un 30. maddesinin 2. fıkrasında uyarınca, dava konusu taşınmazların murisin tüm mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerektiği-
Davacının tapusuz olan taşınmazın tescili istemi ile dava açtığı ancak dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği anlaşıldığından bu aşamadan sonra davaya bakmakla görevli mahkemenin kadastro mahkemesi olduğu-
Gölün sürekli etkisinde kalan yerlerin, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden sayılacağı ve zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı-
MK. 712 hükmünün kayıt sahibi lehine uygulanabilecek bir kural içerdiği-
Kadastro tespitine itiraz davalarında husumetin tespit maliklerine, tespit maliklerinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesinin ve tüm mirasçıların davada yer almasının zorunlu olduğu- Taraf teşkilinin sağlanmasının dava şartı olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilemeyeceği; kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği-
Gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekeceği-
Anayasa’nın yürürlüğünün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihinden önce açılmış bulunan davalar bakımından maliki 20 yıl önce ölmüş ve o tarihten dava tarihine veya kayıt maliki adına bulunan tapu kaydının intikal gördüğü tarihe kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür davalar bakımından kazanılmış (müktesep) hakkın kabulünün gerekeceği, uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kaydın hukuken bir değer taşımayacağı ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği-
Dağ, tepe, kayalık vb. gibi yerlerin “tarım elverişli bölümleri”nin (imar-ihya yoluyla üretime elverişli hale getirilen kısımlarının) zamana-şımı yoluyla mülk edinilebilecekleri-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.