Görülmekte olan davada, evlilik birliği içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" annenin bekarlık soyadı ile değiştirilmesinin talep edildiği; bu durumda davanın aile hukukuna dayandığı; böyle bir uyuşmazlığın aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekeceği-
Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir duruma çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığını tespitine yönelik olarak açılacak davanın, soybağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davası olacağı-
Dosya içeriğinden davalıların yurt dışında oldukları anlaşıldığından davacı tarafından duruşmada bildirilen adrese tebligat çıkartılmış olup, bu kez tebligatlar, birlikte aynı konutta ikamet eden şahsın imzasına tebliğ edildiğinden ve davalıların Türkiye'ye dönüş yaptıklarına dair kayıt da bulunmadığından, davalıların yurt dışı adresleri belirlenerek duruşma gün ve saatini bildirir dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerektiği-
Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespiti ile ilgili bir sorunla karşılaşılması durumunda mahkemenin ilgili yasada belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü vermesi gerektiği bu nedenle somut olayda; Asliye Hukuk Mahkemesince doğum tarihinin düzeltilmesi ile ilgili davaya Ağır Ceza Mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesinin, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturacağı, bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekeceği, bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılması ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekeceği-
8. HD. 17.01.2018 T. E: 2017/7564, K: 711-
Bir kimsenin, “çalışmak maksadı ile” bulunduğu yerin –ayrıca orada yerleşme kararı bulunmadıkça– ikametgah sayılamayacağı –
Miras bırakanın başka mirasçısının bulunduğunun her türlü delil ile isbat edilebileceği, bu durumda Hazine’nin mirasçı olamayacağı -
Bir kişinin ölüm kaydı kütüklere işlenmedikçe veya Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile kişinin ölmüş olduğu belirlenmiş olmadıkça dar yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince kişinin sağ olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Ölüm araştırması nedeniyle nüfus kaydının işleme kapatılmış olması nedeniyle yapılan ölüm araştırması sonuçlanıp ölüm kaydı düşülünceye kadar anılan kişinin sağ olarak kabul edilmesi ve buna göre davanın esası yönünden bir karar verilmesi gerektiği-
Tapu kaydında kimlik bilgisi düzeltilmesine ilişkin davalarda, en önemli araştırma yöntemlerinden olan nüfus müdürlüğü ve zabıta vasıtasıyla yapılan araştırma sağlıklı bir şekilde yapılmadan sadece tanık deliline dayalı olarak verilen kararın doğru olmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.