Kamu adına mutlak butlan sebebine dayalı olarak evliliğin iptali isteminde bulunan Cumhuriyet Savcısının (TMK. md. 146/1) duruşmalara katılımı sağlanmadan yargılama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olması gerekeceği-
Davalının hasımlı veraset belgesinin (davalı Hazine olacak şekilde) alınmasının, alınacak veraset belgesine göre ölü ise davanın mirasçılarına yöneltilmesinin ve davacının davasını TMK'nun 713/2. maddesinde bulunan hukuki sebeplerden hangisine dayandırdığının açıklattırılmasının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca tüm mirasçılarına yöntemine uygun şekilde dava dilekçesinin tebliğ edilmesinin, davalının hiç mirasçı bırakmadan ölmüşse Hazinenin TMK'nun 501. maddesi karşısında hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerekeceği-
Tebligat Kanunun 10/II ve 21/II maddesine göre tebligat yapılabilme koşulları-
Nüfus kaydının düzeltilmesi ve tespite ilişkin davalar kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakimin istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre doktor raporları, tanık anlatımları ve diğer belgeleri birlikte değerlendirerek öteki kayıtlarla çelişki yaratmayacak şekilde karar vermek durumunda olduğu, mahkemece davanın açılmasına dayanak yapılan ....... adına kayıtlı varsa taşınmaz veya taşınmazların tapu kayıtlarının ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavül ve dayanak belgeleriyle birlikte ilgili tapu müdürlüğünden, davacı ile birlikte ........ İli ......... İlçesi ...... cilt, ....... numaralı haneye (özellikle birey sıra numarası 1, 2 ve 3) kayıtlı kişilerin nüfusa tescile dayanak belgelerin nüfus müdürlüğünden getirtilip, varsa davacının kardeşlerinin de davaya dahil edilerek toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı tespit edilen hak sahiplerine gelir veya aylık tahsisi yapılmaması ile bağlanan gelir veya aylığın  kesilmesine ilişkin Kurum işlemi usul ve yasaya uygun olup gelirin veya aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alma hakkının kapsamına ilişkin olarak; fiilen birlikte yaşama olgusunun başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibariyle gelir veya aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun ve yersiz kabul edilmesi gerekip  ancak uygulanacak madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, fiili birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilerek; 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı ve bu şekilde belirlenecek yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Yasanın  96. maddesine göre uygulama yapılması gerektiği-
Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesinin, nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu- Nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin nüfusa tescili dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılmasının da idari işlem niteliğinde olduğu- Saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin Nüfus İdaresine verilmiş idari bir görev olduğu-
Borçlu tarafından bizzat bildirilen adres olması halinde (6099 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten önceki) Tebligat Kanununun 35/son maddesine göre tebligat yapılmasının mümkün olduğu-
Doğum tarihinde anne ve baba evli ise çocuğun babanın soyadını alacağı, çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmenin TMK’nun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün olmadığı- Çocuğun anne ve babasının boşanmalarının, sadece boşanma ve velayet hakkı nedeniyle anneye böyle bir dava açma hakkı bahşetmeyeceği- Boşanma ilamı uyarınca babasının çocukla kişisel ilişki tesis etme hakkı bulunması ve bu nedenle anne ve babanın ister istemez karşılaşması dikkate alındığında, davacının dilekçesinde, evlilik birliği içerisinde doğmuş olan çocuğun, boşanmaları ardından velayetinin kendisine verildiğini, boşanmadan dolayı kendisi ile küçüğün soyadlarının farklı hale geldiğini bu durumun çocuğu okulda rahatsız ettiğini, annesini de resmi işlemlerde zora soktuğunu ve psikolojik olarak aynı soyadı hatırlamakta rahatsızlık duyduğunu ileri sürdüğü; ancak bu iddiaların hukuki bir dayanağı bulunmadığı, soyadı değişikliğinin çocuğun evlilik içinde doğmakla kazandığı meşru statüye ve onun menfaatlerine zarar vereceği gerçeği karşısında mahkemece küçüğün soyadının değiştirilmesi hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Somut uyuşmazlıkta, 06/01/2014 tarihinde tebliğ edilen muhtıra ile davacılar vekilinin dahili davalılar ... ve ...'ın TC numaraları ve adreslerinin bildirilmesi istenmiş, 06/01/2014 havale tarihli dilekçe ile davacılar vekili adı geçen dahili davalıların TC numaraları ve adreslerinin ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmasını talep etmiştir. Mahkemece nüfus müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevaben ilgili idare 15/01/2014 tarihli yazısında adı geçen davalıların kaydına rastlanmadığını bildirmiştir. Davacılar, tapu kaydında paydaş olan bir kısım dahili davalıların adresini bilmemesi halinde bildirmeye zorlanamaz. Mahkemece ilgili yerlerden araştırılmak suretiyle adreslerin tespit edilmesi gerekmektedir. Davacıya düşen ise bu yazışmalar için yeterli gider avansını yatırmaktan ibarettir. Mahkemece tebligata yarar açık adresin araştırılması için re'sen ilgili yerlere yazı yazılarak adres tespitleri istenmesi ve gerekirse tarafların beyanlarına başvurması geçerli adresin bulunmaması halinde Tebligat Kanununun 28. madde gereğince ilanen tebligat yapılarak böylece taraf teşkilinin sağlaması gerekirken usule aykırı şekilde işi davacıya yüklemek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
8. HD. 02.03.2017 T. E: 927, K: 2921-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.