Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekeceği-
5737 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 76. maddesi (2762 Sayılı Vakıflar Kanununun 40. maddesi) gereğince vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin davalarda, Vakıflar Genel Müdürlüğü kanuni hasım olması sebebiyle davanın kabulü halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulması doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
İlamda hüküm altına alınmayan hususlara dayalı olarak yorum, tahmin veya takdir yolu ile icra takibine geçilemeyeceği gibi bu konuda yeniden mahkemeye dava açılarak ilama istinaden takip yapılabileceği dikkate alınarak şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar vermek gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisinin hukuka aykırı olduğu-
Mülhak vakıf taşınmazının tahsis işleminin iptaline-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmaması gerekeceği-
Vakıftan galle fazlasının alınabilmesi için öncelikle vakfeden ile kan bağının ispatlanması sonra da bu hususta vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekeceği-
Vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemi-
2762 sayılı Vakıflar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkartılan Vakıflar Tüzüğü'ne göre yapılan yazılı sınavda başarılı olamaması sebebiyle Merkez Tevcih Komisyonu'nun 16.11.2006 tarih ve 10 sayılı kararıyla vakfın Y. Y. adına niyabeten yönetilmesine karar verildiği ve bu şekilde vakfın yönetiminin ve temsilinin halen devam ettiği, böylece 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca dava ihbar edilen ve mahkemece tevliyete ehil evlat olduğunun tespitine karar verilen Y. Y.'in ancak vefat veya mütevellilikten çekilmesi halinde on yıllık sürenin başlayacağı dikkate alınmadan, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
İntifa hakkına ilişkin hükümler sükna hakkına da uygulanıp, sükna hakkına konu yapının tamamen yıkılmasının, hakkın kaldırılması nedeni olarak kabul edildiği-
Mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edildiği-Mahkemece ilk kararda 19.10.2015 tarihli uzman raporu doğrultusunda hüküm kurularak davanın kabulüne karar verildiği hâlde, Özel Dairenin bozma kararı sonrasında Mahkemece davacıların vakfiye içeriğine göre galle fazlasına müstehak olup olmadıklarının belirlenmesi açısından, 05.05.2019 tarihli uzman görüşü ve 02.03.2020 tarihli bilirkişi raporu alınıp, bozmadan sonra toplanan bu yeni deliller de değerlendirilip gerekçeye esas alınmak suretiyle direnme kararı verildiği, bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni delillere ve bu yeni delillere göre oluşturulan gerekçeye dayalı olarak kurulan hükmün, yeni hüküm niteliğinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.