Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmesinden sonraki tarihi taşıyan hacizlerin, şerh sahibi alıcıya bağlanamayacağı, bu nedenle satış vaadinin şerhinden sonra taşınmazı haciz ettiren alacaklıya, sıra cetvelinde, şerh sahibi alıcıdan sonra yer verilmesi gerekeceği- Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin tapuya şerh verilmesinden sonra konulan hacizlerin geçersiz olduğu—
Alacak davası-
Vaat borçlusu A.C.'in mirasının en yakın mirasçılarının tamamı tarafından reddedildiği, bu gibi durumlarda Türk Medeni Kanunu’nun 612. maddesi gereğince terekenin re’sen tasfiyesinin gerekeceği, miras, en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedildiğinden mirası reddeden mirasçıların davada taraf olamayacakları-
Tapu iptal ve tescil davalarının taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün olduğu - Bu tür davalarda, dava değerinin ve buna bağlı olarak alınacak harcın iptali ve tescil davasına konu taşınmazın değerinden ibaret olacağı - Ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, binaların bedelinin ise dava tarihine göre mahkemece yapılacak keşifle refakate alınacak 1 gayrimenkul değerlendirme uzmanı, 1 inşaat müh. ve 1 mali müşavir (yada serbest muhasebeci) bilirkişiden rapor alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği - Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda zamanaşımının on yıl olduğu, fakat satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye, yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı-
Arsa maliklerince yüklenici aleyhine eksik işlerin tespit ve tazmini istemiyle Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı ve anılan davada eksik iş bedellerinin belirlendiği anlaşılmasına göre, sözleşmenin asıl tarafları arasındaki bu davada verilecek kararın, yüklenici adına yetkiye istinaden dava açan davacının durumunu etkileyeceğinden usul ekonomisi de gözetilerek davaların birleştirilerek görülmesinin imkanı bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi olmadığı takdirde o davanın sonucunun beklenmemesinin doğru olmadığı-
Borçlunun, davacı alacaklıdan mal kaçırma amacıyla, davacı ve davalıyı tanıyan (önceden her ikisinin işlerini de yürütmüş olan) muhasebeciye yapmış olduğu taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun iptali gerektiği-
Davacıların, sözleşmenin feshi nedeniyle BK'nun 61. ve 62. maddelerinde düzenlenen haksız iktisap kuralları gereğince verdiklerinin iadesini isteyebilecekleri, davalı yüklenicinin ise sözleşmenin yerine getirilmesi için hiçbir masraf yapmadığı, bu nedenle davacılardan talep edebileceği bir meblağın bulunmadığı gerekçesiyle karar verildiği ve bu kararın onandığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.