Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davası-
Elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği- Davacının, kök muris ve kök murisin mirasçısının mirasçısı olmadığı, yani taşınmazlarda elbirliği ortaklardan olmadığı, tereke dışında üçüncü bir kişi olduğu anlaşıldığından; dava konusu taşınmazlarda kök muristen intikal eden pay elbirliği mülkiyet rejimine tabi olup, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığından mülkiyet aktarımı isteminin reddine karar verilmesi, davacının ikinci kademedeki tazminat istemi yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm tesisi gerektiği-
Taraflar arasında görülen kayyum tayini, bedelsiz üye kaydının iptali, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin iptali ve genel kurul kararının iptali davası-
Davada, tapu iptali ve tescil, karşı dava ile de elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istendiği, kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılmasının gerekeceği, çünkü Türk Medeni Kanunu’nun 1024. maddesi uyarınca, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanaklarının olmadığı ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen 3. kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanmasının mümkün olduğu-
6831 sayılı Yasanın 2. maddesi uygulanırken, nitelik yitiren kesimlerin belirlenip, dışarı çıkarılması yolunda alınan kararlar, tutanak ve haritalar ile birlikte askıya çıkarılacağı, nitelik yitirmeyen ve dışarı çıkarılmasına gerek görülmeyen yerler için, bu yolda bir işlem ve ilanın esasen söz konusu olmayacağı, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 45. maddesinin üç fıkrası Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, yalnız ( tevzi yolu ile oluşan tapulara değer verilmesini içeren ) fıkrası yürürlükte bırakılmış ise de, bu olgu ancak orman rejimi dışına çıkarılan kesimlerde söz konusu olup, dışarı çıkarılmayan yerlerde uygulama olanağının bulunmayacağı-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Taraflar arasında imzalanan sözleşme adi yazılı olarak düzenlendiği gibi getirtilen tapu kayıtları ve taraf beyanlarına göre davacıya tapuda pay devrinin yapılmadığının anlaşıldığı, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan ........ tarihli bilirkişi raporunda “Mecurun radye temelleri atılmış, dört tarafa hem koruyucu hem de taşıyıcı perdeler yapılmış ve inşaatın devamı için demir filizlerinin bırakılmış olduğu” tespit edilmiş olup bu haliyle edimin önemli oranda tamamlandığından ve bunun sonucu olarak sözleşmenin geçerli hale geldiğinden bahsedilemeyeceği, o halde taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi geçersiz olup, davalı arsa sahibi belediyenin sözleşmeyi sonlandırıp tasfiye etmesi sebebiyle geçersiz sözleşmenin haksız feshi söz konusu olamayacağından davacı yüklenicinin kazanç kaybı nedeniyle zarar ve tazminat istemesinin mümkün olmadığı- Davacının otuz gün içinde ödenmesini talep ettiği alacağına ilişkin ihtarnamenin, davalıya 15.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olması karşısında davalının 15.02.2015 tarihinde temerrüde düşürüldüğünün anlaşıldığı, bu durumda mahkemece hüküm altına alınan alacağa ihtarname ile oluşan temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 15.01.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yanlış olduğu- Dava dilekçesinde ihalenin muhatabın kusuru sebebiyle yerine getirilememesi nedeniyle davacının uğradığı beklenen kazanç kaybı miktarının 7.232.000,00 TL olarak hesap edildiği, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik bu miktardan 50.000,00 TL’nin tahsilinin talep edildiği belirtildiği halde 6100 sayılı HMK’nın 26/1 maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak bu alacak kalemi yönünden ıslah da dikkate alınarak davanın 7.732.000,00 TL üzerinden kabul edilmesi gerekirken bilirkişi raporuyla belirlenen 9.086.000,00 TL’nin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı- Mahkemece gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nın 281/3 maddesi uyarınca yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulu marifetiyle gerekirse mahallinde keşif de yapılarak davacı yüklenicinin gerçekleştirdiği iş ve imalâtların vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca yapıldıkları tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre bedeli (inşaat için İSKİ’ye ödenen su bedeli ve yapılan inşaat ile ilgili proje bedeli de dahil olmak üzere) konusunda bilirkişilerden gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak hüküm kurulması gerekeceği-
Tapu kayıtlarında yapılacak intikallerin tarafların tapu memuru huzurundaki takrirleri ya da mahkeme kararı ile mümkün olacağı, bu konudaki tahkim şartının geçerli olmayacağı–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.