Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyetin vakfın doğrudan yapacağı işlemleri kapsadığı, vakfın yargı harcından bağışık tutulabilmesi için bunun yasada açıkça belirtilmiş olmasının gerektiği, anılan yasa maddesinde vakfın yargı harcından bağışık tutulmadığı gözetilerek davacı vakıftan 492 Sayılı Harçlar Kanununa bağlı 1 Sayılı tarifede öngörülen başvurma ve karar harcı alınması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
Feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine ilişkin davada; mahkemece davacı hakkında ceza dosyası bulunduğundan, ceza dosyasının sonucu beklenmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği- Yerel mahkemece yapılan ilk yargılamada, "vakfın mevcut mütevellisinin olduğu ve görevini sürdürdüğü, mütevelliliğe ehliyet kararının ancak vakıf mütevelliliğinin boşalması durumunda verilebileceği" gerekçesiyle "davanın reddine" karar verilmiş iken; direnme olarak adlandırılan kararda bu kez, "daha önce alınan ilam hükmü ortadan kalkmadan tevliyete müstehiklik kararı alınamayacağı, davacının bulunduğu batından evvelki batında kimsenin bulunmaması durumunda davacının şartları taşıyıp taşımadığının araştırılmasının gerekeceği, Arşive Neşriyat Müdürlüğünün 2005 numaralı defterinde vakıf evladının erkek olanlarının en büyüğü ve en akıllısına tevliyet şartı olarak kabul edildiği, ayrıca hükmen mütevelli olanın “tevliyat şartı”ndaki yaşının, davacıdan büyük olduğu, dolayısıyla davacının davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesine yer verilerek; yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı-
8. HD. 26.01.2017 T. E: 204, K: 714-
Vakıf yöneticilerinin görevden alınmasına ilişkin davalarda, vakıf yöneticilerinin gerek vakfı temsil etmesi, gerekse dava sonunda verilecek kararın kendisini doğrudan ilgilendirmesi bakımından davanın doğrudan vakıf aleyhine açılması dolaylı da olsa vakfın yöneticilerinin hukuklarını etkileyebileceğinden vakıf yöneticilerinin davaya dahil edilip dinlenmeleri gerekeceği–
İlçede 3294 Sayılı Kanun’da belirtilen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu olmaması halinde, hayırsever vatandaşlar arasından il genel meclisinin seçeceği üçüncü bir kişi daha mütevelli heyetinde görev yapar" şeklinde düzenlenmesi gerekirken, bu hususa dikkat edilmeden hazırlanan değişikliğin tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasındaki tellallık hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekirse,TBK'nun 520.maddesi gereğince taşınmaz mal tellallığına-
3294 Sayılı Yasa’nın 5263 Sayılı Yasa ile değişik 9. maddesinin (c) bendinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyetin vakfın doğrudan yapacağı işlemleri kapsadığı, vakfın yargı harcından bağışık tutulabilmesi için bunun yasada açıkça belirtilmiş olmasının gerekeceği-
İlave tediye alacağının ödetilmesine-
Organın yaptığı tasarruflar, tüzel kişiyi bağlayacağından, “müte-velli heyetinin görevine son verilmesi” konusundaki davanın, Vakıf tüzel kişiliği aleyhine açılması gerekeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.