Davanın, adının mahkemece yanlış konulduğu, dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere ortada bir bağış iradesinin bulunmadığı ve delillerin yeniden değerlendirilmesinin doğru olacağı-
"Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği, ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağına” ilişkin HMK’nin 177. maddesinde -28.07.2020 tarihinde- yapılan değişikliğin derdest davalarda da uygulanacağı- Bozma sonrası "davacı vekilince son celse mazeret bildirmelerine rağmen bu konuda hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden hüküm kurulması" nedeniyle temyiz edilen ve "adil yargılanma kuralına uyulmaması" nedeniyle tekrar bozulan karar üzerine, bozma sonrası davacı vekili, "(ilk) Yargıtay bozma ilamında ancak bedel talep edilebileceği belirtildiğinden, taleplerini ıslah ederek dava konusu taşınmazın değerinin 1/2’sini edinilmiş mal rejiminin tasfiyesi ve katılım alacağı olarak talep ettiklerini" belirtmiş ve mahkemece "bozma sonrası ıslah yapılamayacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, (ilk) bozma ilamı araştırmaya yönelik olup tahkikat devam ettiğinden, davacının ıslah dilekçesi dikkate alınarak yargılama yapılıp sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Artık değere katılma alacağı isteğine ilişkin davada, aracın ruhsat ve satın alınma bilgileri, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulması, uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınması gerektiği- Davaya konu aracın kredi ile alındığı kabul edilerek boşanma dava tarihi sonrasına sarkan kredi ödemelerinin taşınmazın güncel sürüm değerinden çıkarılması ile elde edilen değerin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmişse de, mahkemece öncelikle araç alımının tamamının mı yoksa bir kısmının mı kredi ile karşılandığının belirlenmesi, tamamının kredi ile karşılanması halinde, çekilen kredinin evlilik içine isabet eden taksit tutarının, toplam taksit tutarına oranlanarak, bulunacak oranın, taşınmazın karar tarihine en yakın güncel sürüm değeri ile çarpılıp, artık değerin tespiti, bu miktarın yarısının davacının katılma alacağı olacağının dikkate alınması, aracın bir kısmının kredi ile karşılandığının belirlenmesi halinde ise, kredi dışındaki ödemenin kişisel mal olduğuna yönelik iki taraf iddiası ispatlanamadığından edinilmiş mal olarak kabulü ile krediyle karşılanan bölümün edinme değerine oranlanması, bu oranın taşınmazın karar tarihine en yakın sürüm değeri ile çarpılması, bulunacak miktar ile kredinin evlilik içine isabet eden ödemelerin, toplam kredi ödemelerine oranlanması ile tespit edilecek oranla çarpımı neticesi bulunacak miktar ile toplanarak artık değerin belirlenip yarısı oranında davacının katılma alacağı olduğunun kabul edilmesi, hüküm kurulurken  tarafların usuli kazanılmış haklarının gözetilmesi gerektiği-
8. HD. 05.07.2018 T. E: 2016/574, K: 15016-
Taşınmazın tamamının davacıya ait olduğunun kabul edilmesinde dahi tarafların serbest iradesi ile taşınmazın taraflar adına 1/2 paylı olarak tescil edilmesi sebebiyle davacının değer artış payı alacağı isteğinde bulunma imkanı olmadığı- Taşınmaz bakımından tarafların eşit katkıları da kabul edildiğinde, paylı mülkiyetteki paylar eşit bulunduğundan ve eşlerin birbirlerinden olan katılma alacağı istekleri TMK'nun 236. maddesi gereği takas edileceğinden, yine alacak hakkı doğmayacağı-
8. HD. 05.06.2018 T. E: 2016/4245, K: 13676-
Görevin kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulacağı-
1.1.2002 tarihinden önce yani mal ayrılığı döneminde edinilen mallara ilişkin uyuşmazlığın BK’na göre çözümlenmesi gerekeceği-
TMK'nun 236/1. fıkrasında her eşin diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olacağı ve alacakların takas edileceği düzenlenmiş olup; ancak, takas yapılabilmesi için davalının bunu ileri sürmesi ve davacı adına bulunan mal ve eşyaların takasa tabi tutulması konusunda isteğinin bulunması gerekeceği-
Ölümle vekâlet ilişkisi son bulduğu halde, davacının mirasçılarından vekâletname alınmadan veya mirasçıları davaya dâhil edilmeksizin, davanın açılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.