Edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiye edilirken eşlere ait kişisel ve edinilmiş malların, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs) göre değerlendirileceği, somut olayda dava konusu taşınmazın mal rejimi sona erdiği tarih itibariyle inşaat seviyesinin gereği gibi araştırma ve inceleme yapılarak tespit edilmesi, bu seviye durumuna göre taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle sürüm değeri üzerinden davacının katılma alacağının hesaplanması gerekeceği-
Eldeki davada davacı, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğini, davalının katılma ve katkı payı davası sonucu hükmedilecek alacağın tahsilini önlemek için muvazaalı olarak taşınmazı diğer davalıya devretttiğini belirtmiş, ancak mahkemece katılma alacağı davasının sonuçlanması beklenerek, bu dava sonucunda davacının bir alacağı olduğunun kesinleşmesi halinde TBK’nun 19. maddesi gereğince dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptale tabi olup olmadığının mevcut delillere göre değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı borçlunun evlendikten sonra Kazakistan'a gittiği, başka bir bayanla yaşayıp, çocuğunun olduğu sabit olup, haksız fiil niteliğinde olan bu eylemler boşanma kararına gerekçe olduğuna göre borcun doğumunun boşanma davasının açıldığı tarihten önce olduğu- Diğer davalı borçlunun eniştesi olup, bedel farkı ile taşınmazın satıldığı göz önüne alındığında, TBK. mad. 19. uyarınca açılan muvazaa sebebiyle iptal davasının kabulü gerekeceği-
Davacılar vekili tarafından icra takip dosyasından örnek alındıktan sonra ihalenin feshi davası ve temyize konu yargılamanın yenilenmesi davası ikame edilmiş olup mahkemece, davacıların öğrenme tarihinin davacılar vekilinin icra dosyasından dilekçe sunarak dosyadan suret aldığı tarih olduğu ve yargılamanın yenilenmesi talebinin süresi içerisinde yapıldığının kabulü ile davanın kaldığı yerden devam edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında düzenlendiği anlaşılan, protokol başlıklı ve davacının temyize cevap dilekçesinde imzalandığını kabul ettiği belgenin hukuki geçerliliği ve davacının alacak talebini etkileme durumu değerlendirilmeden katılma alacağı davası hakkında karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin bulunmadığına göre; uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesi görevli olmayıp, görevli mahkemenin genel usul hükümlerine göre belirlenmesinin gerekeceği, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde tutulacağı-
Binanın bir kısmının mal ayrılığı rejiminin, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde inşa edilmesi durumunda; öncelikle, mal ayrılığı rejiminin sona erdiği 01.01.2002 tarihi itibarıyla gelinen inşaat seviyesi oran olarak belirlendikten sonra, bu dönemdeki inşaat yapımına 743 sayılı TKM, Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak her bir eşin gerçekleştirdiği katkı oranları ayrı ayrı tespit edilmesi gerekeceği, eşlerin mal ayrılığı rejimi dönemi için tespit edilen bu katkı oranları, 01.01.2002 tarihinde başlayacak olan edinilmiş mallara katılma rejimi dönemine, o eşin kişisel malı olarak geçirilerek, 4721 sayılı TMK'na göre belirlenecek olan değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak miktarlarının tespitinde gözetileceği-
TOKİ borcunun defaten ödenmesinden iki gün önce çekilen kredinin, başka yere harcandığı ileri sürülüp kanıtlanamadığına göre yapılan ödemede kullanıldığının kabulünün gerektiği, davalı yanca kullanılan krediye ilişkin kredi sözleşmesi ve ödeme planı ilgili bankadan getirtilerek kredinin alındığı tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar yapılan ödeme ile bu tarihten sonraki bakiye ödemeler dikkate alınarak hesaplama yapmak, davalı lehine oluşan usuli müktesep hak da göz önünde bulundurularak davacının katılma alacağını belirlemek ve bu miktara hükmetmekten ibaret olacağı, artık değere katılma alacağının ve araçtan kaynaklı katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği-
İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının taşınmazı 2014 yılındaki 3. kişiye devrinin katılma alacağını azaltma kastıyla yapılmadığı kabul edilerek, davacı tarafın katılma alacağı talebi reddedilmiş ise de, boşanma dava dosyasında dinlenen tanık beyanlarına göre, tarafların Ekim 2014 yılında meydana gelen tartışma sonrası ayrıldıkları, bu tartışmadan sonra yeniden bir araya geldikleri, 2015 yılının sonuna doğru yeniden anlaşmazlığa düştükleri ve ayrıldıkları, bu anlaşmazlık sonrası açılan boşanma davası sonrasında boşandıkları, davalının davacıyla Ekim ayındaki tartışmaları sonrasında, 11.11.2014 tarihinde taşınmazı 3. kişiye devrettiği, daha sonra boşanma davasından sonra 2018 yılında yeniden taşınmazı devraldığı dikkate alındığında, davalının davaya konu taşınmazı davacının katılma alacağını azaltma kastıyla devrettiğinin kabulü gerekeceği, buna göre, dosyadaki toplanmış veya toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, davacının artık değere katılma alacağı talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, bir karar verilip, davadan el çekildikten sonra karar düzeltme aşamasında her iki tarafça davalardan feragat edildiği, bu aşamada feragatler hakkında karar verme yetkisinin yerel mahkemeye ait bulunduğu, feragat beyanları hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.