Dava konusu taşınmazın tapulamada taşlık niteliğiyle tespit harici bırakıldığı belirlendiğine göre; bu nitelikteki yerlerin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi uyarınca emek ve güç sarfedilme, imar ve ihyanın tamamlanması ve ondan sonra aynı kanunun 14. maddesi uyarınca en az 20 yıl süre ile aralıksız-davasız kullanılması gerekir. Bu tür davalarda öncelikle davalı yerin önce ve sonrasını gösteren fotoğraflarının dosyaya getirtilmesi keşifte tanıkların parsel başında dinlenilmesinin sağlanması tanık ve bilirkişiler arasındaki çelişkilerin giderilerek tüm tereddütler ortadan kaldırılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenlerle bozulmasına neden olacağı-
TMK.nun 713/1 maddesine dayalı davalardan aynı Kanun’un 713/3. maddesi uyarınca ilgili kamu tüzel kişilerine husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu, 5216 sayılı Yasa uyarınca Bala İlçesi’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kaldığı, bu durumda Büyükşehir Belediyesi’nin diğerleri gibi yasal hasım olduğu, bu nedenle öncelikle davanın Ankara Büyükşehir Belediyesine de yöneltilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli dahil memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılması mümkün bulunmayıp, aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde, niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılmalarının olanaklı olduğu-
Çekişmeli yerin taşlık, kayalık ve çalılık niteliğinde iken tarım arazisine dönüştürülme çabalarının sarfedildiği, ancak kadastro tespit tarihi itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında olma niteliğinin ağır bastığı, gerek ağaçların yaşı gerekse bu konuda alınan bilirkişi raporları ile bu durumun saptandığı, vergi kayıt miktarı ile revizyon gördüğü parsel sayısı da gözetildiğinde nizalı yerin kayıt kapsamı dışında kaldığının kabulünün zorunlu olduğu, ayrıca davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı sonucuna varıldığından, davacı hazinenin açtığı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, eksik araştırma ve inceleme sonucunda karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tescili istenen taşınmazın kamu hizmetine tahsis edildiği hallerde tescil yerine mülkiyetin tespitine karar verilebilir ise de taşınmaz üzerinde bulunan ağaçlar TMK'nun 684. maddesine göre arzın bütünleyici parçası olup ayrı bir mülkiyet konusu oluşturamayacağı-
Dava, imar ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemi- Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, sadece hava fotoğrafları dosyaya getirtilerek bilirkişi tarafından dava konusu yer harita üzerinde işaretlenmekle yetinilerek dava konusu edilen bölümün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmadan tek kişilik ziraat ve tek kişilik jeoloji bilirkişi raporu ile yetinilmesi ve eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kadastro Müdürlüğü’nün 16.12.2009 tarihli karşılık yazısında dava konusu taşınmazın Tapulama Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca tapulama çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığının bildirildiği, böyle bir yerin 766 sayılı Tapulama Kanunu ve 1987 yılında yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümleriyle genel nitelikteki TMK.nun 710/1. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde kazanılmasının olanaklı olduğu, bir başka anlatımla 766 sayılı yasada kişiler lehine ihyadan söz edilmediği-
Bir taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescile konu olabilmesi için öncelikle tapuda kayıtlı olmaması, orman, mera, yayla ve kışlak gibi kamu malı niteliğindeki yerlerden bulunmaması ve 3402 sayılı Kanu-nun 14. ve 17. maddelerinde belirtilen zilyedlikle kazanmaya ilişkin ge- rekli koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.