İİK’nun 281/II maddesi uyarınca –açılmış olan tasarrufun iptali davalarında- uygulanan ihtiyati haczin, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kendiliğinden kesin hacze dönüşeceği, ayrıca bu dava sırasında konulmuş olan ihtiyati haczin, İİK. 257 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan ihtiyati hacizden farklı olduğu, bu nedenle tasarrufun iptali davasını kazanan davacı-alacaklının, ihtiyati haczin dayanağı olan ilamı, 1 aylık süre içinde icra dairesine ibraz ederek takipte bulunmak zorunda bulunmadığı–
İlamların icrasında yapılan itiraz ve şikayetlerde tazminat öngörülmediği-
Davacı, davalının sermaye payına düşen bedeli kendisinin ödediğinden bahisle, şirketin %22.5 hissesinin adına tesciline karar verilmesini bunun mümkün olmaması halinde ise bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiğinden, dava, HMK 111. maddesinde tanımı yapılmış olan terditli bir dava türü olup, HMK 111/2 fıkrası gereğince mahkemenin, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağı-
İtirazın iptali davası-
Mahkemece takip ile kesinleşen faiz oranı esas alınarak bakiye borç hesabının yapıldığı tarihe kadar olan işlemiş faizin ve diğer alacak kalemlerinin de şikayet konusu içinde kalması nedeniyle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Satış faturasından kaynaklanan alacağın likit ve belirlenebilir mahiyette olduğundan, İİK. mad. 67 uyarınca kabul edilen alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 24/c maddesi uyarınca, faiz alacağı da KDV matrahları arasında gösterildiğinden, faize de KDV istenebileceği-
Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit davasında, birleştirilen davalar bağımsızlıklarını koruduklarından asıl dava ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-Menfi tespite hükmedilen miktarın hükümde gösterilmesi gerekeceği-
İşlemiş faize faiz işletilerek ve takipte talep edilen faiz oranından fazla oranda faize hükmedilerek karar verilemeyeceği-
Mahkemece, işlemiş faiz istemi yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken bu istemin olaya uygun düşmeyen şekilde reddinde isabet bulunmadığı gibi, icra takibi dayanağının keşidecisi davacılar murisi olarak görünen, davalı şirket emrine düzenlenmiş olan çeklerdeki keşideci imzalarının davacılar murisine ait olmadığı halde bedellerinin davalı şirket tarafından tahsil edilmiş olduğu mahkemenin de kabulünde olmakla, bu durumda davalı yanın icra takibine itirazının haksız, takip konusu alacağın likit (bilinebilir, hesap edilebilir) olduğu gözden kaçırılarak davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddinde de isabet bulunmadığı-
Müteselsil kefilin, sözleşmedeki kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.