Davacı alacaklı, icra takibinde asıl alacak ve faiz toplamı üzerinden takipten itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunmuş ve mahkemece de talep gibi karar verilmiştir. Davacının takipte işlemiş faizle birlikte toplam alacağına yeniden faiz talep etmesinin BK.’ nun 88/son maddesine aykırılık teşkil ettiği düşünülmeden, faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasını gerektireceği-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalının, kefalet limiti dahilinde ödenmeyen kredi borcundan sorumlu olduğu- Sözleşmede açık bir hüküm bulunmadıkça çek garanti bedelinden sadece asıl borçlunun sorumlu olacağı ve bu tutarın kefilden talep edilemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmede kefilin garanti bedelinden de sorumlu olacağına dair hüküm bulunmayışı nedeniyle bu tutarın kefil olan davalıdan istenilemeyeceği-
Dosya içeriğindeki belgeler ile Uyap üzerinde yapılan sorgulama neticesinde davacı ......... mirasçılarından sadece ......... yönünden ................ tarihli temlikname ile alacaklılarından mal kaçırma amacıyla temlikin yapıldığı iddiasıyla dava dışı kişiler tarafından tasarrufun iptali davasının açıldığı, ............ Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamıyla davanın kabulüne karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda mahkemece anılan tasarrufun iptali davası sonucunun eldeki itirazın iptali davası için bekletici mesele yapılması gerekeceği- Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt yaratacak şekilde, icra inkar tazminatı, vekalet ücreti, yargılama giderlerine hükmedilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen ret edilen miktar yönünden davalı kendini vekili ile temsil ettirdiğinden lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yargılama giderlerinin de davanın kabul-ret oranı dikkate alınarak taraflar arasında paylaştırılması gerekmekte iken tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalı vekili tarafından kötü niyet tazminatı talebi bulunmasına rağmen herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takip talebinde istenen faiz oranının türünün belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa dahi faizin, istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerektiği- Takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde ise aynı sonuca varılamayacağı-TBK'nun 100. maddesi uyarınca, İİK'nun 71. maddesi kapsamında yapılan kısmi ödemelerin, öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekeceği- İcra kefilinin icra kefaletine dair icra emri düzenlendiği tarihten sonrası için (%29) işleyecek faiz oranı üzerinden kısmı ödemeler düşülerek sorumlu olduğu tutarın belirlenmesi gerektiği, tüm borçtan sorumluymuş gibi üstelik takip çıkışı toplam miktarı üzerinden işleyecek faiz hesaplanarak borçtan sorumlu olması gereken tutarın belirlenmesinin hatalı olduğu-
Taraflar arasındaki alacak davası-
Davacı alacaklının, 15/04/2014 başlangıç tarihli ve dört yıl süreli kira sözleşmesine dayanarak, 05/10/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Mart ayından Eylül ayına kadarki kira bedeli 4.862,00 TL kira alacağının işlemiş faiziyle tahsilini talep ettiği, ödeme emri borçlu kiracıya 20/10/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu süresinde verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği, borçluya tebliğ edilen ihtarlı ödeme emrinde otuz günlük yasal ödeme süresi verildiği, davacı tarafça tahliye istemli dava, İİK.nun 269/1. maddesi uyarınca, yasal 30 günlük süre beklenmeden 26/10/2015 tarihinde açıldığı, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı, bu durumda mahkemece 'tahliye isteminin reddine' karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliye kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Taşınmazın tahliye edildiği ve takibe konu tarihler arası kira parasının ödendiği İİK.nun 68. maddesinde yazılı belgeler ile davalı tarafından kanıtlanamadığında, bu ayların kira parasına ilişkin itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan senet üzerindeki imzaya, borçlu tarafından ayrıca ve açıkça itiraz edilmediğinden bu belgenin, İİK'nun 68/1. maddesinde yer alan ve alacaklıya genel haciz yolu ile takip yapma imkanı tanıyan mücerret borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olduğu-
Sözleşmenin 19. maddesinde yer alan bir kira ödenmediğinde gelecek kiraların muaccel olduğuna dair hüküm de taraflar için bağlayıcı olup Mahkemece davalı tarafından inkar edilmeyen yazılı kira sözleşmesi uyarınca inceleme yapılıp varsa davalının ödemeleri dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde itirazın kısmen kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
‘İlama aykırılık nedeni’ne dayalı şikayetlerin süreye bağlı olmadığı–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.