Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında sözleşme bulunması veya vade farkı uygulaması konusunda taraflar arasında benimsenmiş bir uygulama olması gerekir. Vade farkına ilişkin faturaya itiraz edilmemesi vade farkı talebinin haklı olduğunu göstermez. Mahkemece bu yönler gözetilerek vade farkı talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle talebin kabulünün hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece; tarafların iddia ve savunmaları tekrar edildikten sonra Yargıtay ....... Hukuk Dairesinin bozma ilamından bahsedilmiş ancak gerekçesiz olarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği görüldüğünden, hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Mahkemece, işlemiş faiz yönünden, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren TBK'nın 120. maddesi dikkate alınarak hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de; bilirkişi kurulunca, 2006-2007 yılları olağan genel kurul toplantı tutanaklarında, gecikme halinde temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmediği belirtilerek, Nisan 2007 ile Eylül 2009 arasındaki döneme ilişkin yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapılmış olduğu, mahkemece, bu tarihten önceki genel kurullarda, gecikme halinde uygulanacak faiz oranı ile ilgili karar alınmış ise, genel kurulda kararlaştırılan faiz oranlarının daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ya da iptal edilmediği sürece genel kurula katılan tüm üyeleri bağladığı gözetilerek, davacı kooperatifin 2007 öncesi tüm genel kurul kararlarının incelenmesi, faiz oranı ile ilgili karar alınmadığının belirlenmesi halinde, bu dönem için yasal faize hükmedilmesi, faiz oranı ile ilgili karar alınmış olduğunun belirlenmesi halinde ise bu dönemdeki oran yönünden de TBK'nın 120. maddesindeki sınırlamanın dikkate alındığı ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Takip talebinde, takibin aylık %7 oranından az olmamak üzere faiz uygulanmak suretiyle devamı istendiği gözetilerek, işleyecek faiz oranı yönünden de TBK'nın 120. maddesindeki sınırlamanın dikkate alınması gerektiği-
İşletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin açılan davada, davacı aleyhine icra takibine başlanılması üzerine taşınmaz malikine ... TL ödeme yapılmış ve davalının bu meblağın tümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği; ancak, sözleşmenin anılan 7.2 maddesindeki ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği iddia ve ispat olunmadığı gibi, mahkemece bu yükümlülüğe uyulmamasının sonuçları da değerlendirilmediğinden, mahkemece gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacı tarafından yapılan bu ödeme, tazminat miktarı ile birlikte işlemiş faiz, yargılama gideri, vekalet ücreti, icra giderleri ve ilam sonrası işleyen faizi içermekte olup, davacının davalıya ne miktarda rücu edebileceğinin belirlenmesi gerektiği- 
İlamda faiz başlangıç tarihi ayrıca belirlenmiş olan tutar için bu tarihten itibaren yasal faiz istenebileceği, fakat aracın iadesi ile birlikte talep edilebilecek bedel için iade tarihinden itibaren faiz istenebileceği-
Şikayet konusu takip dayanağı ilamda açıkça alacağın “reeskont faizi ile tahsiline” karar verildiğinden alacağa 3095 sayılı Kanun'un 1. maddesinde belirtilen reeskont faizinin, T.C. Merkez Bankası'nın reeskont işlemlerinde uyguladığı iskonto oranı olduğunun kabul edilmesinin gerekeceği-
Ana alacağın taksitler halinde bölüm bölüm ödenmesi durumunda her bir ödeme sonunda faiz talep etme ile ilgili fer'i hakkın saklı tutulduğunu ayrıca belirtmeye gerek olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.