Takibin konusunu teşkil eden idari para cezasının, icra takibine itirazdan sonra kesinleştiği, bu anlamda takibe konu alacağın kapsamının yargılama sonucu belirlendiği anlaşılmakla davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Davaya vekaletin kapsamı özel olarak HUMK.nun 60-63 ncü maddeleri arasında düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre, vekilin hükmolunan şeyi alabilmesi (tahsil edebilmesi) için vekaletnamesinde özel bir ahzu kabz yetkisinin bulunmasının gerekeceği, vekilin, bu ahzu kabz yetkisine dayanarak, hükmolunan şeyi ilamların icrası yoluyla icra dairesi aracılığı ile tahsil edebileceği gibi,icra dairesi dışında da tahsil edip borçluya makbuz verebileceği, dava için verilen genel vekaletteki ahzu kabz yetkisinin, vekili müvekkilin davayla ilişkisi olmayan alacaklarını tahsil ve bankadaki hesabından para çekme hususunda yetkili kılmayacağı-
Tazminat davası-
Mahkemece, takip günü saat farkıyla yapılan ödemenin takipten önce yapılan ödeme olarak kabul edilemeyeceği ve alacaklının takipte haklı olduğu gözetilerek, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen tutar üzerinden borçlunun icra vekalet ücreti ve takip masraflarından sorumlu olacağı-
Tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün, kiracıya ait olduğu, kiracının, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamaması halinde, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunması gerektiği-
Borçlunun, genel haciz yolu ile başlatılan takip talebinde istenen işlemiş faiz miktarına itirazının borca itiraz niteliğinde olduğu ve bu itirazın icra dairesine bildirmesi gerektiği- Borçlunun borca itirazlarını icra dairesi ile birlikte ayrıca icra mahkemesine de bildirmesinin fuzuli bir başvurudan ibaret olup hukuki sonuç doğurmayacağı-
İtiraz kapsamı dışında bırakılan 139.207,00 TL asıl alacak ile ferileri yönünden icra takibi kesinleşmiş olduğundan anılan miktar yönünden alacaklının takibe devam hakkının bulunmadığı-
Davalı Kooperatifin 25.6.2000 günlü Genel Kurulunda, şerefiye bedellerinin 2000 yılı Ocak ayından başlayarak 10 eşit taksitte ödenmesi, gecikme halinde aylık %10 oranında gecikme cezası (faiz) alınması kararlaştırılmışsa da, anılan Genel Kurul kararı uyarınca taksitlerin ödenmesinde gecikilmesi halinde, borcun tümü için değil, sadece ödenmesi geciken taksit tutarıyla sınırlı bir faiz uygulanacağı-
Kat malikleri kurulu kararına dayalı mantolama işleminden kaynaklanan icra takibine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada, ana taşınmazın tek ada ve tek parsel üzerinde bulunduğu ve kat irtifakı kurulu olduğu anlaşıldığından, olayda Kat Mülkiyeti Kanunu'nun uygulanacağı- Kat Mülkiyeti Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca, bu kanundan doğan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesince çözümleneceği-
Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesi gereğince, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği-Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı-Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranının geçerli olduğu, bu durumda icra takibine konu edilen temerrüt faizi konusunda davanın halen derdest olması sebebiyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi yönünden hükmün bozulması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.