İİK'nın 89/4 üncü maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenir, diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, İİK’nun 89/1 inci maddesi kapsamında haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu- Üçüncü kişi şirketin, asıl borçlu şirkete, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler ile 2016 yılına ait ticari defterlerle birlikte banka hesapları ile asıl borçlu ile üçüncü şahıs arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, (her iki şirketin 2016 yılına ait defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerin, Fatura, Çek, Hakediş, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun üçüncü şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri yerine, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacağın aslı için yapılan takip sırasında «faiz» istenmemiş olması halinde, asıl alacak tahsil edilinceye kadar, faizin ayrı bir takip konusu yapılamayacağı–
Taraflar arasındaki istirdat ve tazminat davası-
İcra müdürlüğünce borçluya muhtıra (bildiri) yerine hatalı olarak ödeme emri gönderilmiş olmasının, borçluya ödeme emrine itiraz konusunda yeni bir hak tanımayacağı—
Takip tarihinden önce davalıyı temerrüde düşüren herhangi bir uyarı bulunmadığı gibi davacı yanca gönderilen ihtarnamenin de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117/II ( 818 sayılı BK’nın 101. maddesi )’ye uygun şekilde davalıyı temerrüde düşüren bir belge niteliğinde olmadığı-Muaccel bir borcun borçlusu kural olarak alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceğinden, takipten önce temerrüdün oluşmadığı dikkate alınarak işlemiş faiz isteminin reddi yerine, kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerektiği-
2863 Sayılı Kanun'un 5.maddesi gereğince taşınmazın SİT alanı olarak ilanı ve imar planında belirtilen yasadan kaynaklanan kısıtlamaların, kamulaştırmasız el atma olgusunun varlığını kabule elverişli olmadığı-
Davalının 30 günlük ödeme süresi içinde ödeme yaptığı temerrüdü gerçekleşmediği anlaşılmakta olup mahkemece davanın kabulü kararının yerinde olmadığı-
17. HD. 22.01.2019 T. E: 2016/4897, K: 479-
Stopaj yükümlüsünün kiracı olduğu ancak borçlu yerine bunu kendisinin ödediğini belgelendiremeyen kiralayanın (alacaklının) genel haciz yolu ile takip yaparak borçludan isteyemeyeceği, bu konudaki uyuşmazlığı çözme görevinin icra mahkemesine (tetkik merciine) ait olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.