Borçlu şirket tarafından verilen vekaletnameye dayalı olarak icra mahkemesine onu temsilen şikayette bulunan kişi takibin tarafı olmadığından ve avukat da olmadığından, istemin, aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği-
Sermaye şirketlerinde alacaklıların, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebileceği- Haczin, istek üzerine, pay defterine işleneceği- TTK'da yapılan bu değişiklik ile sermaye şirketi olan limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısına, 6762 sayılı TTK'nun 145. maddesinin aksine, ortağın ortaklık payının haczini ve paraya çevrilmesini isteme hakkı tanıdığı, ancak bunların dışında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 133. maddesinde limited şirket ortağının şahsi borçları nedeniyle alacaklının limited şirketin fesih ve tasfiyesini isteme hakkı düzenlenmediği-
Borçlunun tekrar çalışmaya başlaması üzerine şikayetçinin, borçlunun çalışmaya başladığı hastanedeki maaş ve döner sermaye alacağına koydurduğu haciz yeni bir haciz olup, emekli maaşı haczinin devamı niteliğinde olmadığından, şikayetçi üçüncü kişinin, daha önceki bir tarihte konulan haczinin ikinci sıraya alınması talebinin hukuksal bir dayanağı olmadığı gibi, haczin önceliği veya iştirakinin de tartışma konusu yapılamayacağı-
İcra takibinde üçüncü kişinin sorumluluğunun, ancak kendisine İİK'nun 89. maddesi gereği haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde söz konusu olacağı, çünkü bu durumda sözü edilen maddedeki koşulların oluşması halinde borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılacağı, haciz müzekkeresinin ise, doğurduğu hukuki sonuçları itibariyle İİK'nun 89. maddesi uyarınca düzenlenen haciz ihbarnamesinden farklı olduğu, İİK'nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde anılan maddedeki sonuçların doğmayacağı ve borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılamayacağı-
Fazla çalışmanın belirlenmesinde ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerektiği- Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde takdiri indirim yapılması gerektiği- Fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilemeyeceği- Fazla çalışmaların yazılı delil yerine tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplanması halinde, işçinin normal mesaisinin üzerine sürekli olarak aynı şekilde fazla çalışması mümkün olmadığından; hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtildiği şekilde çalışamadığı günlerin olması kaçınılmaz olup, bu durumda karineye dayalı makul indirim yapılması gerektiği- Fazla çalışma ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği- İzinli günler için fazla mesai hesabı yapılamayacağı-
Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Borçlunun 3. kişi bankadaki mevduatının, İİK. mad. 106/2 koşullarında menkul hükmünde olduğu, 3. kişi bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesine karşılık 3. kişinin süresi içerisinde, borçlunun mevduatları üzerinde rehin hakkı olduğunu ileri sürmesinin, 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, alacaklı, 3. kişi tarafından 89/1 haciz ihbarnamesine verilen cevabın aksini icra hukuk mahkemesinde ispat ederek, üçüncü kişinin İİK'nun 89/4.maddesi uyarınca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği, ancak yapılan bu itiraza rağmen 3. kişi bankaya 89/2 haciz ihbarnamesi veya haciz müzekkeresi gönderilemeyeceği- 3. kişi Bankanın 89/1 haciz ihbarnamesine karşı, takip borçlusunun Banka nezdindeki mevduatları üzerinde rehin hakkı bulunduğuna dair beyanının, İcra İflas Kanunu'nun haciz ihbarnamesine yapılan itirazlar bakımından, özel bir düzenleme getirdiği gözetilerek, İİK 97 ve 99. maddeler kapsamında değil, İİK'nun 89/1 ve 89/4 maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken, İcra Müdürlüğü'nün İİK'nun 99. maddesi gereğince işlem yapması gereğinden bahisle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ettiğinden, alacaklının, İİK.'nun 89/4. maddesine göre üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338/1 hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği-
Bilirkişi raporunda, "teminat mektubunun paraya çevrilmesi tarihi esas alınarak, bankanın rehin ve mahsup haklarını kullanmasını gerektirecek, doğmuş bir alacağından söz etmenin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılması"nın hatalı olduğu- Kısa süre içerisinde teminat mektubunun paraya çevrilmiş olmasının, bu tarihten önce de güncel bir riskin varlığının kabulünü haklı kıldığı- Mahkemece, İİK'nun 99. maddesi uyarınca açtığı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun maaş ve ücretinde daha önce konulmuş haciz bulunsa dahi, mahkemece hükmolunmuş işlemekte olan nafaka alacağı için, borçlunun maaş ve ücretinde birinci sırada haciz işlemi yapılması ve kalan maaş ve ücretinin dörtte birinin de önceki haciz koyduran alacaklıya ödenmesi gerekeceği (Fakat «işlemiş nafaka» «âdi alacak» niteliğinde olduğundan, daha önce maaş ve ücrete haciz koydurmuş alacaklının alacağı tamamen ödendikten sonra «işlemiş nafaka» için kesintiye başlanması gerekeceği)–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.