Borcun mahiyetinden aksi anlaşılmadığından alacaklıya yapılan ödemeden müşterek borçluların birbirine eşit birer hisseyi üzerlerine almaya mecbur olduğu ve hissesinden fazla ödemede bulunanın diğerine rücu hakkına sahip olduğu ve rücu belgesine dayalı olarak genel haciz yolu ile takip yapabileceği-
İtirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi isteminde, davalı takibe konu edilen 2013 yılı 1, 2, 3,4,5 ve 6. aylar kira bedellerini aylık kira miktarını 100 TL kabul ederek ödediğini banka dekontu ile ispat etmiş olup, kesinleşen takibe konu alacak dışındaki kısmi itiraz sebebiyle takibi duran 1.615,00 TL kira alacağı tutarından 600 TL miktarındaki davalı ödemesi düşüldükten sonra bakiye alacak için icra takibinin devamına karar verilmesi gerekeceği-
Birden fazla borcu bulunan borçlunun, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkına sahip olduğu- Geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediyenin (ödemenin) muaccel olan borca mahsup edileceği, birden çok borç muaccel ise tediyenin, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edileceği, icra takibi yapılmamış ise tediyenin, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edileceği- Taraflar arasında bir borç ilişkisi bulunduğu ve borçlunun daha evvel bir kısım ödemeler yaptığı, takibin fatura tutarının bir kısmına dayandırılarak yapıldığı anlaşılmakla, bu tutarın dışındaki alacağın tahsil edildiğinin alacaklının da kabulünde olduğu- "Taraflar arasında bir açık hesap ilişkisi bulunduğu, bu itibarla takip öncesinde yapılan kısmi ödemelerin alacaklı yanca hangi borca mahsup edilmesi istenmişse bu iradeye üstünlük tanınması ve ödemelerin birden çok borcun vadelerine göre sıralanmasının gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemece davacının itirazda bulunduğu 01198, 01377, 01319 ve 00830 kayıt nolu ödemelere ilişkin ilgili bankaya yazı yazılmış ise de, bankaca yazıya açıklayıcı bir cevap verilmediği, mahkemece, söz konusu ödemelerin kim tarafından yapıldığı, dava konusu faturaya ilişkin yapılıp yapılmadığı incelenmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılacağı (TTK. mad. 19/2)- Temlik alan temlik eden yerine geçecek ve temlik edenin bütün haklarına halef olacağından, alacağın temlikinin, %126 olarak itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olan faiz oranının uygulanacak faiz oranının belirlenmesinde sonuca etkili olmayacağı- Takibe dayanak kredinin ticari kredi olması halinde, TTK. mad. 8/1 uyarınca, ticari faizin serbestçe belirleneceği ve bu durumda Tüketici Kanunu ve Borçlar Kanunu uygulanamayacak olup, takip talebinde belirtilip itirazsız kesinleşen %126 faiz oranı üzerinden hesaplama yapılması gerektiği- Takibe dayanak kredi sözleşmesinin Tüketici Kanunu kapsamında olması halinde; TTK. mad. 8/3 ve 6502 s. K. mad. 8/2 uyarınca bu krediye uygulanacak faiz, ticari faiz değil yasal faiz olacağından, bu durumda takip tarihi itibariyle uygulanması gereken -06.03.2003 tarihli 4822 s. K. mad. 15 ile değişik- 4077 s. K. mad. 10/f uyarınca takibe işleyecek faizin, kredi sözleşme faizinin %30'unu geçemeyeceği, 4077 sayılı K. 6502 s. K. ile yürürlükten kaldırılmış olup (yürürlük: 01.06.2014) yeni Tüketici Kanunu'nunda önceki 4077 s. K.'nun 10/f. maddesine benzer bir düzenleme olmadığı ve bu durumda TBK. mad. 88 ve 120 hükümlerinin tüketici kredisinde de uygulanacağı ve TBK'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihine kadar 4077 sayılı Kanun'nun 10/f maddesine göre belirlenecek faiz oranının, bu tarihten sonra ise, TBK'nın 120. maddesinde belirlenen faiz oranı üzerinden faiz hesabı yapılması gerektiği- Takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesi fotokopisinde, kredinin tüketici kredisi niteliğinde olduğuna ilişkin bir açıklama yer almayıp mahkemece öncelikle, takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesinin tüketici kredisi niteliğinde olup olmadığının ilgili bankadan kredi sözleşmesi aslı getirtilmek suretiyle belirlenmesi ve kredi sözleşmesinin niteliğine göre gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağının hamiline düzenlenmiş senet olduğu ve bu suretle bono vasfında olmadığının anlaşıldığı, alacaklının itirazın kaldırılması istemi, takip dayanağı belgenin, İİK'nın 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmaması sebebiyle esasa ilişkin olmayan bir nedenle reddedildiğinden, mahkemece, İİK'nın 68. maddesinin son fıkrası uyarınca alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Kira sözleşmesinde öngörülen "ödeme günü"nün değiştirilmiş olduğunun, borçlu-kiracı tarafından yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği
«Geçici hakediş (istihkak) belgeleri»nin, İİK’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığı–
İcra takibine dayanak yapılan senette tahrifat iddiası İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz olup, bu itirazın, aynı Kanun'un 168/5. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekeceği- Borçluya ödeme emrinin 23.03.2020 tarihinde durma süreleri içerisinde tebliğ edildiği, davanın 18.06.2020 tarihinde 15 günlük uzama süreleri içerisinde açıldığı ve yasal 5 günlük itiraz süresi aşılmadığından Bölge Adliye Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığından bahisle borçlu ....... yönünden itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip tarihinde kambiyo senedi niteliğini taşımayan belgeye dayanılarak, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.