Davacının talebi takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi iken mahkemece, “Davacının davasının kısmen kabulü ile, ........... İcra Müdürlüğü'nün ............ Esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan alacak bakımından davacının .......... TL'lik kısım için borçlu olmadığının tespitine, ayrıca tek senet ile kambiyo senedine ilişkin takip yapılamayacağından faizin icra ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal faiz olarak işletilmesine,” şeklinde karar verildiği, hükmün bu haliyle infaz kabiliyetinin bulunmadığı-
Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin HMK’nun 294. ve 297. maddelerine uygun düşmeyeceği-
Hükmün gerekçesi ile sonuç kısmının birbiri ile çelişmemesi gerekeceği-
Taksirle ölüme neden olma eyleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Hak sahibi sıfatıyla eş ve baba üzerinden çift ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemi-
Vekalet ücreti alacağının tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibindeki itirazın iptali istemi-
Mahkemece hüküm kısmında davalıya yüklenen borç miktarı belirtilmeksizin “davanın kabulü ile Bursa 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/11020 Esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına” karar verilmiş olmasının kararın infaz edilebilirliğini zorlaştırdığı, hüküm kısmında taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar açıkça belirtilmesi gerekirken bu hususa aykırı düşecek şeklide yazılı biçimde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Bankanın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiş olup 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3. maddesi hükmü kapsamında Fon bankası niteliği taşıdığından, aynı Kanunun Fon Bankaları lehine getirmiş olduğu tüm istisnalardan yararlanma hakkına sahip olup bankanın kendilerine ödenecek paradan tahsil harcı kesilmesine yönelik icra müdürlüğü kararının iptali istemli şikayetinin kabul etmesi gerektiği-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığından, alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerektiği- Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise, icra takibinin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- Aleyhine açılmış bir dava bulunan şirkete ilişkin karar verilmemesinin hatalı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.