Mahkemece verilen yıkım kararının kanalizasyon hattına mı yoksa rogar kapaklarına mı yönelik olduğunun anlaşılamadığı, hal böyle olunca; HMK'nin 297/2 maddesi uyarınca kararda, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulması gerekirken yıkılmasına karar verilen şeyin tespit edilemeyecek ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Atama yolu dışında gerek mahalli gerek seçimler gerekse belediye meclisinin seçimi yoluyla belediye başkanlığı yapmış olan belediye başkanlarının, 5510 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesinin 11. fıkrası ile daha önceden belediye başkanlığı görevini ifa etmiş olup da belediye başkanlığı üzerinden emekli olmamış olanlar için tanınan intibak imkanından yararlanabilecekleri-
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının davacıya ......... TL abonelik borcunun olmadığının tespitine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile ........... TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiş ise de; davacının tüm taleplerini karşılar şekilde hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davacının taleplerinden her biri hakkında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 24/4.maddesi gereğince; taşınır tesliminde, borçlunun yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır, hükmü bulunsa da aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekeceği-
Mahkemece mal rejiminden kaynaklanan katkı ve katılma alacağı talepleri incelenirken, taşınmaz bakımından talebin katkı payı alacağına ilişkin olduğunun düşünülmesi, değişik bankalarda davalı adına bulunan hesaplarla ilgili katkı payı ve katılma alacağı talebinin ise vekalet görevinin kötüye kullanılması alacağının değerlendirilmesini de etkileyecek nitelikte bulunduğunun gözetilmesinin gerekeceği-
İşin, asıl işverenin işyerinde yapılmış olmasının muvazaa iddiasının kabulünün delili olamayacağı, zira taşeronların aldıkları işleri asıl işverene ait işyerinde yapıyor olmaları halinde, bu yerlerin alt işverenler yönünden de işyeri anlamını taşıyacağı, bu gibi durumlarda fiziki olarak tek olan yerlerin hukuki bakımdan hem asıl işverenin, hem de alt işverenin işyeri sayılacağı, alt işveren (taşeron) işçilerinin asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden, asıl işverenle aralarında hizmet akdi bulunmadığı için yararlanmasının mümkün olmadığının Yargıtay’ca kabul edildiği, esasen anılan sözleşmeden taşeron işçileri yararlanabilecekleri kabul edilseydi dava konumuzda olduğu gibi muvazaa iddiasında bulunulmasına gerek kalmayacağı, ayrıca davacının yararlanmak istediği asıl işveren davalının taraf olduğu TİS’nin tarafı yetkili işçi sendikasının belirlenmesi safhasında taşeron işçileri ve bu arada davacı çalışan işçi sayısının içerisine alınmayacağı, açıklanan bu nedenlerle; davalı
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, dava dilekçesinde tahliye talep edildiği halde, duruşmada davacı vekilinin; ''E.tmanın önlenmesi isteğimiz yoktur'' şeklindeki beyanının tahliyeye ilişkin davasını geri alma mahiyetinde olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek, ''geri alma'' olduğunun belirlenmesi halinde, davalının buna açık rıza gösterip göstermediği saptanarak elatma yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Resmi şekilde yapılmasa bile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmesi nedeniyle davalıya düşen bağımsız bölüm ve arsa payları belirlenerek, bunlar üzerinden davacıların hisseleri nispetinde hüküm kurulması gerekirken infaza uygun olmayan şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme, birleşen dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme istekleri-
Yerel Mahkemenin, davacının yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresinin hesabında, daha önce sigortalı olarak Türkiye’de tescili olmayanların 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların; Geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiğini kabulle ve bu yolla 3201 Sayılı Kanun uyarınca borçlanarak kazandığı sigortalılık süresini de dikkate alarak, davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesindeki koşullara göre belirlemesi ve bu değerlendirme ile ilk kararda direnmesi usul ve yasaya uygun olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.