Tüzel kişilere “bizzat” tebliğ şeklinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Teb. K. mad. 32. maddesi gereğince, tebliğin usule aykırı olarak yapılması halinde muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı- Borçlunun, şikayet ve itiraz dilekçesinde; usulsüz tebliğden haberdar olunduğu tarihe ilişkin bir beyanı bulunmadığından ve aksi yazılı delille kanıtlanamadığına göre, mahkemece, dava tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise çekin tahrifattan önceki keşide tarihinin bilirkişi incelemesi ile tespit edilip, tahrifattan önce yazılmış olan şekli ile muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasında mahkemece kararın gerekçe kısmında davalı aleyhine asıl alacağın yüzde yirmisi oranında icra inkar tazminatına hükmedildiği ifade edilirken, hüküm kurulurken asıl alacağın yüzde kırkı oranında icra inkar tazminatına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Görülmekte olan davada, evlilik birliği içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" annenin bekarlık soyadı ile değiştirilmesinin talep edildiği; bu durumda davanın aile hukukuna dayandığı; böyle bir uyuşmazlığın  aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekeceği-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, kayden davacının mirasbırakanı ...’in paydaşı olduğu çekişmeli taşınmazın davalı vekil ...i tarafından vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle diğer davalılara danışıklı olarak devredildiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davacı vekili tarafından mahkemece alınan bilirkişi raporunda alacağın daha fazla hesaplanması üzerine ilk kararda hüküm altına alınan tutar dışında kalan bakiye kısmın tahsili için davalı aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali istemiyle açılan ve diğer ek davanın, mahkemesince her iki dava arasında hukukî ve fiili irtibat bulunduğu, davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyeceği gerekçesiyle birleştirilmesine karar verilerek bu dosya arasına gönderildiği, ancak; mahkemece gerekçeli karar başlığında birleşen davaya ilişkin bilgilere yer verilmediği gibi, birleştirilen dava ile asıl davanın birbirinden bağımsız olduğu, bağımsızlığını koruyan her bir dava hakkında ayrı ayrı yargılama yapılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin direnme kararı verilmesinin hatalı olduğu- Bozmadan sonra birleştirilen dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine dair önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, öncelikle icra emrinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği konusunda değerlendirme yapılması, icra emrinin usulüne uygun düzenlendiğinin anlaşılması halinde, şikayete konu nafaka borcunun muhtıra tarihi itibariyle, borçlunun sunduğu ödeme dekontları da değerlendirilerek bakiye borcun Yargıtay denetimine imkan tanıyacak şekilde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak ek rapor düzenlettirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davasının, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmediği-
6100 sayılı HMK'nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılmasını ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğunun ifade edildiği, o halde, mahkemece, HMK'nun 297. maddesi gözetilmek suretiyle borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü alacak bedelinin tamamının talep edilmesinin ilama aykırı olduğu, 1/3 oranında sorumlu olması gerektiği yönündeki şikayeti de incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerden herbiri hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekeceği, asıl ve yardımcı taleplerden biri hakkında unutma nedeniyle olumlu veya olumsuz hiçbir karar vermemiş olması halinde hakkında karar verilmemiş olan talebin, zımnen reddedilmiş sayılmayacağı, çünkü, bu talep hakkında olumlu olumsuz bir kararın olmadığı-
Çekişmeli taşınmazda tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi veya fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, hatta taşınmazda davacının kullandığı ve kullanabileceği bir yerin bulunmadığı, taşınmazın tümünün davalı tarafından kullanıldığı anlaşıldığından davacının payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.