Avukatın, hem davalı hem de davacı tarafta yer alarak menfaat çatışması olan kişilerin vekilliğini yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacının, eşi olan davalı muristen ............ Noterliğinin .......tarih, ............. yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazla ilgili olarak talep hakkının bulunduğu, mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek davacının miras payı esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- HMK m.297/2 hükmü gereği hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu, mahkemece, davalı mirasçıları hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacının dava ve ıslah dilekçesinde, bedelin faiziyle birlikte davalılardan tahsili istemi bulunmasına rağmen, mahkemece, faiz hususunda hüküm kurulmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Ortak mirasbırakanları S. ve H.'in çekişmeli 386 ada 231 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler, 1627 ada 82 parsel, 948 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazları davalı kızlarına satış göstermek suretiyle temlik ettiklerini, asıl amaçlarının bağış olup, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescile, olmadığı takdirde tazminata, olmazsa tenkise-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunmayacağı-
Kesinleşen kadastroya karşı kadastro öncesi sebeplere dayanılarak ancak 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacıların daha önce açtıkları ve HUMK'nın 409/5. maddesi uyarınca "açılmamış sayılmasına" karar verilen davanın, hak düşürücü süreye bir etkisi olmadığı-
Mahkemece HMK 297/2. maddesi uyarınca açık, tereddüte mahal vermeyecek ve infaza elverişli şekilde tahsile dair hüküm kurmak gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurusu İİK'nun 78. maddesi gereğince düşen takibin usulünce yenilenmediği, yine İİK'nun 150/e maddesi kapsamında takibin düştüğüne ilişkin olup, bu konuda bilirkişi incelemesi yapılarak sonuca gidilmesinin hakimlik mesleği ile bağdaşmayacağı-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında davacı, davasından feragat etse dahi, davalılardan birinin davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği- Bu nedenle davacının, davadan feragat beyanına karşı hazır bulunan davalılardan diyecekleri sorulmalı, davaya devam etmeyi istemeleri halinde yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
2004de  kesinleşen yabancı mahkeme kararı ile boşanmalarına karar verilmesine rağmen birlikte yaşamaya devam edip çocuk sahibi olan taraflardan kadının 2017 yılında Türkiye'de boşanma davası açması üzerine, erkek eşin 2018'de  "yabancı mahkemece verilen boşanma kararının Türk Mahkemelerince tanınması ve tenfizine ilişkin" karşı dava açması dürüst davranma kuralına aykırı mıdır? Yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararlarının tanıması ve tenfizi için belirlenmiş bir zamanaşımı süresinin bulunmadığı- Tanıma ve tenfiz davasına konu boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilâmının yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade ettiği- Yabancı mahkeme kararının verildiği ülkede boşanmış sayılan eşin, Türkiye'de bu kararın tanınmasını istemesinde hukuki yararı bulunduğu- Yabancı mahkemece verilmiş ve kesinleşmiş boşanma kararı karşısında, sadece bu kararın Türk mahkemelerince tanınmadığı ve eşlerin birlikte yaşamaya devam ederek çocuk sahibi oldukları gerekçe gösterilmek suretiyle; uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken yazılı hukuk kuralları bir yana bırakılarak, ancak zorunlu hâllerde düzeltici ve tamamlayıcı bir biçimde uygulanması gereken dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.