İİK'nın 258/3. maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurulabileceği-İhtiyati haciz kararının İİK.'nın 260. maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekeceğinden, temyiz edilen kısa kararın, temyiz denetiminin mümkün olmadığı-
İcra müdürlüğünce haciz kararı verildikten sonra, borçlu tarafından icra müdürlüğü nezdinde haczedilmezlik iddiasında bulunulamayacağı gibi, bu iddianın icra müdürlüğünce kabul edilip, icra müdürünün verdiği ilk haciz kararından dönerek haczin kaldırılmasına karar verme yetkisinin de bulunmadığı- Bu doğrultuda olayda icra müdürlüğünce bu gerekçeyle haciz ihbarnamesi üzerine dosyaya yatan paranın alacaklıya ödenmemesine karar verme yetkisinin de bulunmayacağı-
Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyerek haciz zaptının bir suretinin 103 davetiyesi yerine geçmek üzere 3. kişiye teslim edilmesiyle yetinilen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenemediği, bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Borca itirazın yasal hasmının icra takibinin alacaklısı olduğu-
İhtiyati hacizden kaynaklanan tazminat davalarında ‘kusursuz sorumluluk’ esası söz konusu olduğundan, davalı alacaklının kötü niyetli olup olmamasının sonuca etkili olmayacağı–
Alacaklı bankanın, lehdar tarafından kendisine ciro edilen iki adet çeke dayalı olarak, lehdar ve keşideci aleyhine ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, çek üzerinde "çeklerin rehin cirosuyla devredildiği"ne ilişkin bir kayıt bulunmamasına rağmen mahkemece, çeklerin olsa olsa rehin cirosuyla devredildiği gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Alacaklının, çeke dayalı olarak ciranta borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlu vasisinin şikayet ve itirazında, borçlunun akıl hastalığı nedeniyle kısıtlı olduğu ileri sürüldüğüne göre hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun mahkemece resen dikkate alınmasının zorunlu olduğu, mahkemece, takip dayanağı çekin ibraz tarihi itibariyle borçlunun fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kurumu veya tam teşekküllü bir hastaneden aldırılacak rapor ile tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun maaş hesabına yatırılan paranın kaynağı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.