Belediye Başkanlığının hangi gayrimenkullerine haciz konulduğunun dosya içeriğinden anlaşılamadığı, haczi mümkün taşınmazları 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 19/7. maddesine göre saptayarak ve bu taşınmazlar açısından değer belirlemesi yapılarak alacak miktarını karşılayacak taşınmazların belirlenmesi ve belediye malları üzerindeki fazla hacizlerin kaldırılması gerektiği-
Bonodaki imzaların borçlu eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzaların huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imza itirazı kabul edilen borçluya karşı başlattığı takipte ağır kusurlu sayılacağı, mahkemece, borçlu yararına tazminata ve ayrıca alacaklı aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekeceği-
Bozma ilamı doğrultusunda, alacaklının ölüm tarihi, dosyadaki belgelerden tespit edilmiş ise de, ayrıntılı nüfus aile kayıt tablosu ve veraset belgesinin bulunmadığı, bu durumda, takip başlatan alacaklının ölümü nedeni ile hak ve fiil ehliyeti sona erdiğinden takip yapaan alacaklının takip ve dava ehliyetinin ve buna bağlı olarak da vekilin vekalet görevinin son bulduğu, vekilin, icra dosyası kapsamında, alacaklı mirasçılarının vekaletnamesini ibrazla takibe mirasçılar adına devam etmek istediğine dair bir beyanına da rastlanmadığı, aynı vekilin takibe alacaklı mirasçıları adına devam edebilmesi ve icra işlemi yapabilmesi için mirasçıların vekaletnamesini sunması gerektiği yönünde bozma kararı verildiği, mahkemece, bozma ilâmına uyma kararı verilerek duruşma açıldığı ve şikayete konu hacizlerin kaldırıldığı, dolayısıyla davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüşse de, mahkemece, alacaklı vekiline, alacaklının mirasçılarını gösteren veraset belgesi ile takibe mirasçılar adına devam için mirasçıların vekaletnamelerini sunması ve icra dosyasında gereken işlemleri yapmak üzere süre verilmesi, ayrıca kefalet tarihi itibarı ile TBK'nun 584. maddesinin henüz yürürlükte olmaması nedeniyle 2006 yılı itibarı ile geçerli bir kefalet bulunduğunun da değerlendirilmesi ile oluşacak duruma göre sonuca gidilmesi gerektiği-
İİK'nın 257 ve 258. maddeleri uyarınca, davacının, davalıdan var olduğu iddia olunan alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesinin aranmadığı, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli olduğu, davacı davada, bu doğrultuda dosyaya sunduğu deliller ve mahallinde yapılan keşif üzerine alınan bilirkişi raporuna dayandığından, davacının, alacağının varlığını yaklaşık ispata yeterli delilleri sunduğunun kabulü gerektiği-
Belediyenin hacze konu banka hesabının havuz hesabı niteliğinde olması halinde, borçlu belediyenin haczedilmezlik hakkından açıkça feragat etmiş olacağı- Belediye Kanununda 6552 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılan icra takiplerinde uygulanabileceği ve bu tarihten sonra icra müdürlüğünce borçlu belediyeye -5393 s. Belediye Kanunu mad. 15/son uyarınca- borca yetecek mal göstermesi için muhtıra tebliğ edilmeden, "doğrudan" haciz konulmasının usulsüz olduğu-
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için kesinleşmiş bir takibin varlığının gerektiği; ihtiyati haciz kararı alındıktan sonra İİK. mad. 265 uyarınca yasal sürede takibe geçilmemesi halinde, ihtiyati haczin hükümsüz ve takibin geçersiz hale geldiği ve bu durumda tasarrufun iptali davasının da ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında İİK. mad. 281/7 uyarınca uygulanan ihtiyati haciz, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceğinden ve şikayetçinin borçlu aleyhine açtığı tasarrufun iptali davasının karar tarihinin, şikayet olunan alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasından önce olduğundan, şikayetçi hacizlerinin daha önce kesinleştiği ve şikayetçinin sıra cetvelinde ilk sırada yer alması gerektiği-
Taşınmaz haczine ilişkin 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet 7 günlük süreye (İİK. mad. 16) tabi olup, borçlu meskeniyet şikayet dilekçesinde açıkça 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiada bulunmamış, tebliğ tarihinde ve halen annesinin rahatsızlığı sebebiyle Nevşehir ilinde olduğunu ileri sürmüş olduğundan, talebin gecikmiş itiraz niteliğinde olduğu, mahkemece, borçlunun 103 davetiyesi tebliğ usulsüzlüğü şikayeti bulunmaması ve tebliğin usule uygun olması nazara alınarak, meskeniyet şikayetinin süresinde olup olmadığının İİK'nun 65. maddesi kapsamında değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Taşınmaz rehni sözleşmesi kapsamında teslim edilen eklentilerin nelerden ibaret olduğu, bu eklentilerin halen taşınmaz üzerinde bulunup bulunmadığı, bulunmadığı takdirde başka adrese taşınıp taşınmadığı, mevcut hali ile kullanılabilir durumda olup olmadığının tespitinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.