Davacı tarafça, dava harcı da yatırılmak suretiyle 18.05.2009 tarihinde davanın açıldığının kabulü gerekli olup Özel Daire kararında dava tarihi olarak kabul edilen 03.06.2009 tarihi ise, dava dilekçesinin kendisine gönderildiği İzmir İcra Mahkemelerince kayda alındığı ve tevzi edildiği tarih olup, dava tarihi olarak kabul edilemeyeceği-
Davacı her ne kadar şikayete konu takiple ilgili menfi tespit davası açtıklarını ve davalarının kabul edilip borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiş olduğunu belirterek akıbetinin bekletici mesele yapılması gerektiğini bir istinaf sebebi olarak dile getirmiş ise de, hüküm tarihi itibarıyla söz konusu ilam henüz kesinleşmemekle ve her dava açıldığı tarihteki hukuki şartlara tabi olmakla, mahkemenin şikayetlerle ilgili yargılama yapmasında bir usulsüzlük söz konusu olmadığı, davacının taşkın haciz şikayetinin İİK.'nin 85.maddenin uygulanmasına ilişkin olduğu, İİK.'nin 363/1.maddesi gereğince kesin karar yönelik istinaf talebinin reddi gerektiği, meskeniyet şikayeti ile ilgili istinaf talebine yönelik yapılan incelemede; mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda taşınmazın keşif tarihi itibarıyla değerinin 400.000,00 TL haline münasip değerinin de 190.000,00 TL olabileceğinin belirtildiği, davacı vekilince bu bedellerin somut gerçeklikle uyuşmadığı iddia edilmiş ise de taşınmazın bedelinin ne olabileceği yönünde bir delil ileri sürmediği, mutlaka borçlunun meskeninin bulunduğu yerde veya o yere yakın bir yerde haline münasip ev alabilmesi için gerekli değerin belirlenmesinin doğru olmadığı, borçlu yönünden haline münasip ev bedeli tespit edilirken borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip ev alınabilmesi için gerekli değerin belirlenmesinin esas olduğu-
Asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu semtte veya o yere yakın semtte meskeninin bulunması zorunlu olmadığından, borçlunun daha mütevazi semtlerinde edinebileceği haline münasip meskenin değerinin belirlenmesi gerektiği, başka mahkeme tarafından yapılan keşif icrası ile alınan bilirkişi raporuna dayanılmasının da isabetsiz olduğu-
Takibe konu çekin ibraz kaşesinde, ibraz tarihi bulunmadığı, bu nedenle, alacaklının TTK'nun 796 ve 808. maddeleri gereğince müracaat hakkını kaybettiğinin kabulü ile takip dayanağı belge kambiyo senedi vasfını taşımadığından (adi havale) icra mahkemesince öncelikle İİK'nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar vermek gerektiği-
İİK mad. 277 vd. maddelerinde sözü edilen iptal davalarının, borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış tasarrufların alacaklı davacı yönünden hükümsüz kılınması için açılabileceği, geçersiz olan tasarruflara karşı tasarrufun iptali davası açılamayacağı- Şirket hisselerini devreden davalı borçlunun kısıtlı olmadığının ve devir sözleşmesinin geçerli olduğunun anlaşılması halinde, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceği gözönüne alınarak, borçludan iptale konu şirket hisselerini alan kimselerin, hisseleri satın aldıkları tarihte şirket hissedarı olan kişiyle aralarındaki akrabalık bağının araştırılmasının yapılması, davalıların hisselerini aldığı şirketin ticaret sicil kayıtları incelenerek şirket ile geçmiş dönemde her hangi bir bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve dinlenen tanıkların davalıların, borçlu ile aynı işyerinde çalıştıkları yönündeki beyanları dikkate alınarak bu durumların araştırılması gerektiği-
İlamın infaz edilecek bölümünün hüküm kısmı olup icra mahkemesince yorum yolu ile değiştirilemeyeceği- Kararda açıkça en yüksek faiz oranlarının uygulanmasına hükmedilmediğinden düşük veya yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğine ilişkin kanaat belirtilemeyeceği-
Talep ihtiyati hacze ilişkin olup, İİK'nın 45. maddesi hükmü uyarınca rehin ve ipoteği aşan miktar için asıl borçlu yönünden ihtiyati hacze karar verilmesi gerekeceği- Asıl borçlu yönünden ipotek ve rehni aşan bölüm bakımından da istemin reddinin isabetsiz olduğu- İpoteğin borçlu lehine verilmiş olması nedeniyle ipotek miktarı ve aşan kısmı bakımından kefillere başvurulabileceği, ancak TBK. mad. 586/2 uyarınca ancak menkul rehni tutarında kefillere gidilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.